Eskiden yoksula yardım edilir, halı hatırı sorulurdu.
21.yüzyılın ilk çeyreğinde, paranın hükmü geçiyor.
Paran varsa adamsın, yoksa Nasrettin Hoca'nın kürksüz halisin. (Hoca bir gün kaftanını giymeden bir davete gider. Kimse ilgilenmez. Hoca dönüp kaftanını giyip gider. Bu sefer herkes hocayı buyur eder.)
Durum bu.
Geçelim,
İnsanlığın geleceği, huzurda, eşit paylaşımda, aç açıkta kimsenin kalmamasında, doğaya sahip çıkılmasında.
Geçmiş neden aranıyor.
Çünkü,
Doğa bu kadar tahrip edilmemişti.
Her şey çoğunlukla doğal hali ile vardı.
Bizler bozduk o düzeni.
Beton yığınları arasında nefes almaya çalışıyoruz.
Her gün hastaneler dolup taşıyor.
Söylenecek çok şey var,
Lakin,
"Söylesem kar etmiyor, söylemesem gönül razı değil " diyen erenler de yok artık...
Mevlana ne güzel demiş yüzyıllar öncesinden: "Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. "
YanıtlaSilGelecek güzel günlere özlemle.
Aynen öyle değerli öğretmenim. Umarım güzel günleri çocuklarımız görür. Bizden geçti artık. Tek düşüncemiz çocuklarımızın bizim çektiğimiz sıkıntıları çekmeden özgürce yaşamlarına devam ederler. Saygıyla.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilDünü ve bugünü anlatan yazınızı okudum. Çok haklısınız, sayın Hüseyin hocam. "Gün günü aratıyor." Çocuklarımıza hiç iyi bir miras bırakamıyoruz maalesef. Onlar da bizler gibi, dünü arayan nesillerden olacaklar. "Görünen köy kılavuz istemez."
Selam ve saygılarımla.
Merhaba recep bey, söylediklerine aynen katılıyorum. Umarım çocuklarımız bizim gibi geçmişi aramazlar.
SilSaygı ve selamlarımla.