Eskiden yoksula yardım edilir, halı hatırı sorulurdu.
21.yüzyılın ilk çeyreğinde, paranın hükmü geçiyor.
Paran varsa adamsın, yoksa Nasrettin Hoca'nın kürksüz halisin. (Hoca bir gün kaftanını giymeden bir davete gider. Kimse ilgilenmez. Hoca dönüp kaftanını giyip gider. Bu sefer herkes hocayı buyur eder.)
Durum bu.
Geçelim,
İnsanlığın geleceği, huzurda, eşit paylaşımda, aç açıkta kimsenin kalmamasında, doğaya sahip çıkılmasında.
Geçmiş neden aranıyor.
Çünkü,
Doğa bu kadar tahrip edilmemişti.
Her şey çoğunlukla doğal hali ile vardı.
Bizler bozduk o düzeni.
Beton yığınları arasında nefes almaya çalışıyoruz.
Her gün hastaneler dolup taşıyor.
Söylenecek çok şey var,
Lakin,
"Söylesem kar etmiyor, söylemesem gönül razı değil " diyen erenler de yok artık...
Nasrettin Hoca ne güzel anlatmış. İnsanlara parasına göre değer veriyorlar. Biz üç kardeş şükür ki rahmetli babamızdan tam tersini öğrendik. Hepimiz dokuz aylığız derdi. Kimseyi sakın hor görmeyin derdi. Gerçekten doğa çok dengesizleşti. Mesela Ankara'ya bu yıl kar yağmadı ki olacak şey değil. Elinize sağlık.
YanıtlaSilBabanız yerinde bir söylem etmiş müjde kardeşim.
SilAllah rahmet eylesin.
Ne varsa eskilerde var derler ya. Doğruymuş.
Selam ve saygılar
Yazınızda geçmişteki yardımlaşma ve dayanışma kültürüne duyduğunuz özlemi anlıyorum. Ancak, geçmişe takılıp kalmak yerine, bu değerleri 21. yüzyılın koşullarına nasıl uyarlayabileceğimizi düşünmeliyiz. Belki de teknoloji ve iletişim imkanlarını kullanarak, yardımlaşma ağları kurabilir, ihtiyaç sahiplerine daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşabiliriz.
YanıtlaSilMerhaba JDSEZER
SilGürüşünüze aynen katılıyorum.
Güzel ve yerinde bir tespit.
Selam ve saygılar.