İnsan tanımadığı yerde oturduğu yerde de yoruluyor.
Yorgunluk beden yorgunluğu değil, zihin yorgunluğu.
Aslında insanı yoran yine insandır.
Gün boyu sokaklarda, caddelerde dilenciler, tiz sesleriyle kulakları rahatsız eden seyyar satıcılar, patlamış mısır satıcıları, üşümesinler diye sarıp sarmalanmış çocuklarının ellerinden sıkı sıya tutan anneler, bastonu ile kaldırımı döverek yürüyen yaşlılar, çığırtkanlar, sessizce bir yerlere giden kalabalık, hayallerini ve mutluluk düşlerini arayanlar, biraz kendisinden birazda bedenine ve yüreğine ağır gelen sorumluluktan kaçmak isteyenler, sokak ortasında sebepsiz yere tartışanlar, kahve önlerinde sohbetin en koyusuna dalmış etrafta olup bitenlere kayıtsız çayını yudumlayıp tavla zarını düşeş getirmeye çalışanlar, işsizlerden oluşan küçük bir ordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder