22 Aralık 2025 Pazartesi

SARIKAMIŞTA TOPRAĞA DÜŞMEK


 

Sarıkamış’ta var maşin
Urus yığmış ağır koşun
Bizim asker açık çıplak
Dağlarda büyüdü kışın.



Eksi 30 derecelik soğuğu, karı, tipisi, boranı ile nam salmıştır, Kars-Erzurum yöresi.


Tarihte “Sarıkamış faciası” olarak bilinen 90 bine yakın askerimizin, bir kısmı Arabistan çöllerinden yazlık kıyafetleri ile getirilip kış şartlarında Allahuekber dağlarında savaşın acımasız kollarına atılan; açlık, sefalet, hastalık ve karakış nedeni ile donarak toprağa düşen askerlerimizin şehit olduğu 1915 yılı.

Allahuekber dağlarının yamaçlarında toprak buzla kaplanmış, güneşin sadece ışık verdiği ısıdan mahrum bir ortam. Ağır ve korkunç kış şartları alabildiğine acımasız hüküm sürmekte. Sisli ve fırtınalı doruklar, yükseldikçe eğimin giderek arttığı karla kaplı dik ve sarp yamaçlar yol ve geçit vermezler kolay kolay.

Karasal iklimin en sert şekli hüküm sürer doğada kurt, kuş, tilki ve benzeri canlılarla iç içe.
İnsanın içini donduran, fazla kalındığında soğuk ve tipi ile mücadele imkânı kalmayan, bugün dahi ortamla mücadele için özel kıyafetler gerektiren karakış canavarı.

Ve bir o kadar acımasız, çetin arazi şartları…


Öğretmenliğimin ilk altı yılının geçtiği, ağır kış şartlarının yanı sıra bir o kadar da zor geçim şartlarının olduğu, yöre insanının zorluklarla boğuştuğu bir yaşam şekli.

Ki iki binli yıllarda dahi mücadele etmenin kolay mümkün olmadığı bir ortam.


Birinci dünya savaşında, Osmanlı-Rus savaşının arenası olan, bu kargaşa ortamında yıllarca Osmanlı egemenliğinde rahat bir yaşam sürmüş ermeni çetelerinin savaşı fırsat bilerek Türk insanına, köylüsüne, askerine, karakoluna, köyüne saldırdığına şahit olunan 1915 yılı.

Muş, Ağrı, Van yöresinden dalga dalga gelen Ermenilerin ve Ermeni çetelerinin halka yaptıkları baskı ve kıyımlar karşısında
yüzyıllardır aynı köyünde oturan benim insanım neyi var neyi yok ve gözü gibi koruduğu evini, canını Ermenilerden kurtarmak için terk etmek zorunda kalmıştır.

Ermenilerin o sıra en büyük destekçisi hiç kuşkusuz Rus askerleridir.

Meydanlara toplanan köylüler Çeteler tarafından katledilmişler, samanlıklara tıkılıp yakılmışlardır.

Bugün yörede yapılan kazılarda o dönemde katledilen insanların toplu olarak gömüldükleri mezarlara rastlanmakta ve o mezarlarda ele geçen Ayyıldız işaretli materyaller katledilenlerin Türk olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.



Kars Çıldır da öğretmenlik yaparken Kars-Arpaçay arası yol genişletme çalışmalarında dozerlerin toprağı kazarken çıkardığı, etrafa saçılmış onlarca insan kemiğine bizzat şahit oldum. Büyük bir mezalimin yaşandığını anlatır gibiydi o kemikler.

 
Ağır kış şartları ve Ermeni çetelerinin saldırıları devam ederken Kafkas cephesi açılmıştır.
A.Nejat Ölçen’den dinleyelim.”Dönemin iç işleri bakanı Talat paşa,20 Temmuz 1914’te Erzurum valiliğine gönderdiği yazıda; ‘ Ordunun Rusya ile savaşa girmesinin Fransa ve İngiltere’nin de savaş kararı almasına neden olacağı ve başkent İstanbul’un bu tehlikeyi göz önünde tutarak sınır boylarında savaşa yol açacak çarpışmalardan özenle kaçınılmasını bildirir.”(kaynak: Şerif köprülü, Sarıkamış cephesi muharebeleri. s.25).İçişleri bakanının bir savaş karşısında bu duyarlılığına karşın Enver Paşa, Almanların teşviki ile 9.Kolordu komutanlığına “seferberlik ilân edildiğini” bildirir.


Boğazlardan geçerek Karadeniz’deki Rus limanlarını bombalayan Goben ve Breslau adlı alman savaş gemilerini satın alındığının ve adlarının Yavuz ve Midilli olarak değiştirildiğinin ilânı sonrası, Rusya ile savaşa girilmiştir.

Bu amaçla Edirne’deki 3.orduyu(ki bu ordu savunma amaçlı eğitilmişti) Erzurum’a gönderenler askerlerin ayaklarında pabuç ve üstlerinde giysi kalmadığını göreceklerdi ordu 3 ay sonra Erzurum’a geldiğinde. “Bu yanlış savaş stratejisini, Enver Paşa’ya Osmanlı ordusundaki Alman subayları önermişlerdi. Oysa o strateji yanlıştı. Çünkü3.ordu,54 taburu ve 1300 kılıcıyla Kafkasya’yı istila edemezdi” (Kaynak: Şerif köprülü a.g.e. s.4)

Enver paşa’nın doğuda Ruslarla savaşa karar vermesini 3.ordu kurmay başkanı Albay Felix Guse şöyle açıklıyor .”Avusturya cephesindeki Almanya ile savaşan Rusların o cephedeki güçlerini Kafkasya’ya aktaracağından Almanya’nın yükü azalacak. Osmanlı ordusu tümüyle yenilgiye uğrasa bile Almanya zarar görmeyecekti.”(Kaynak Askeri mecmua,1931,s.34.


Sarıkamış muharebeleri böyle bir ortamda, büyük bir maceracılıkla yönetilmiştir.
Savaşı yöneten ya da yönettiğini zanneden Enver Paşa koca imparatorluğun çöküşünü hızlandırmıştır maalesef.


Görünen o ki maceracı bir ruh’a sahip olan Enver Paşa, Almanların etkisi ile binlerce Mehmetçiği ateşe atmaktan çekinmemiş, binlerce şehit anasının gözyaşlarının sel olup akmasına neden olmuştur.

Kışın, yörenin tek efendisi olan Allahuekber dağlarında insanların yüzüne kamçı gibi çarpan rüzgârın şiddeti ve o şiddete uygun kar ve tipiye karşı direnmeye çalışan yeterli giysisi, yiyeceği olmayan ve çetin doğa şartları ile mücadele eden ve o mücadelede toprağa düşen 90 bin şehidimiz.


İsmail Bilgin “ Sarıkamış” adlı romanında şöyle diyor;

“Şehitsen secdeler yüce ruhuna der / Yer Allahuekber, gök Allahuekber / Yolun açık olsun asker.” der ve devamında,

Yazar Ümit Beyazoğlu’nun yazdığına göre aynı romanda yazar şöyle devam eder:

“İstanbul’dan Erzurum’a doğru yola çıkarılan askerlerden biri olan çavuş (olayların ağzından anlatıldığı kişi),bin bir zorlukla ve epey fire vererek nihayet vardıkları Erzurum’da toplanan eratı bir arada görünce acı gerçeği kavrar. Gördüğü yerel giysiler içinde, silahsız, postalsız, kaputsuz, çoğu hasta ve aç .”

Türk ordusunun en büyük özelliklerinden biri ‘ emre itaat’tir.

Sarıkamış muharebelerinde de bir emirle binlerce asker acımasız bir tipi altında dağlara sürüldü.
Bir yazarımız şöyle diyor “Askerin çoğu kurşun atamadan karakış cadısının kollarında can verdi.”

Kahraman Türk askeri o yıllarda sadece Kafkasya’da değil, Trablusgarp’ta, Balkanlar’da, Galiçya cephesinde, Çanakkale’de, yemen ve Arap çöllerinde bu aziz vatan için mücadele etmiş toprağa düşmüş, en güzel ölüm olan şehitlik mertebesine ulaşmıştır.

Ruhları şad olsun, nur içinde yatsınlar.

 

4 yorum:

  1. Çok ama çok büyük trajedi Hüseyin Hocam. Kar, kışta sizin de dediğiniz gibi günümüz askerleri bile çok özel, su geçirmez botlar, çok özel termal giysiler giyiyorlar, o zaman zaten onlar yoktu, o yoklukta nasıl bir basiretsizlik? Ruhları şad olsun. Amin. :(
    Selamlar, saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen hiç Sarıkamış'ı ...
      Allahuekber Dağı'nda olup bitenleri gördün mü?
      İki insan boyu karın içinde yalınayak koyunları bit dolu, donmuş elleriyle kaşınamayanları... Donmuş gözleriyle bakan on binlerce askeri...
      Sen bunları görmediysen hiçbir şey görmedin demektir...!

      Yaşar Kemal.
      Yaşar Kemal’in de değindiği gibi sözün bittiği yer müjde kardeşim benim
      Saygılar selamlar

      Sil
  2. Merhabalar Hüseyin Hocam.
    Sarıkamış faciasında yapılan askeri hatalarla ilgili o kadar çok değişik rivayet haberlerden bahsediliyor ki, kimileri Enver Paşa'yı suçlarken, kimileri de Hafız Hakkı Bey isminde bir komutanı suçlamaktadırlar. İşin doğrusunu tarihçiler açığa çıkarsınlar.
    Bu savaşlarda kaybettiğimiz kahraman askerlerimizin ruhları şad olsun, nurlar içinde yatsınlar. Onları saygıyla ve minnetle anıyoruz.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep bey
      İster Enver Paşa, isterse Hafız Hakkı bey olsun.
      Arap çöllerinde bulunan askerleri bir emirle karakışın ortasına yazlık kıyafetle sevk eden zihniyet Osmanlı zihniyetidir.
      Açlık, soğukda eklenince 90.000 askerimizi karakışa kurban ettiler. Tarihçiler şu yada bunun sorumluluğu dese ne olacak ki.
      Selam ve saygılar

      Sil