Kıyılarda dolaştım, ormanlarda
Özgürce yaşadım mor, eflatun, alakızıl gökyüzünü.
Gözlerime vurdu ırmağın parlayan ışığı,
Dağlarında yılkı atları, kartal sesleri…
Uzanmıştı sahile zakkumlar, nar ağaçları
Rengârenk kelebekler, kızböcekleri
Zümrüt tepelerde seyretmekte hatıraları…
Bir rakı bardağında, eski tahta masada
Biraz çerez, sigaranın sert tütününde
Aldırmazdık hayatın renklerine
Kırılgan yapraklarda, o ağacın altında…
Kâh yağmurun altında
Kâh ıssız yerlerde,
Morumsu kül rengi bozkırlarda, bağlarda
Kavurucu sıcaklarda, ıslak dağlarda
Gitmekte sahile doğru, ay ışığında
Ceylân gözlü o Türkmen güzeli.
Yağmurlu ve soğuk bir günün ortasında
Kaldırımlar boyunca uzanan vitrinlerde,
Parfüm kokusu, müzik sesi yayılmakta…
Ne bir çiçek ne bir su damlası bahçelerde
Ne bir kardelen ne bir sardunya
Kolay mı bulmak varoşlarda, evlerde
Ürkek bir gölgenin peşinde, mavi şafaklarda…
Alacakaranlıkta bir şafak vakti,
Fena yakalandım yüreğimin sesine…
Dur demenin zamanıdır artık,
Uzun zamandır kuşandığım yalnızlık duygusuna.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder