Afganistan
"Ateş
düştüğü yeri yakar" sözü meydana gelen
ölüm olayları sonrasında sıklıkla söylenir. Yaşanan acının dışa vurumudur bu. "Ölüm
Allahın emri ayrılık olmasaydı" sözünü de bilmeyenimiz yoktur.
Ölüm ve ayrılık her daim insanların yüreklerinde acıyı çağrıştırmıştır.
Çeşitli olaylar sonrasında gencecik insanlar kara
toprağa düşmüştür. Aileleri, yakınları, geride bıraktıkları yüreklerinde
dinmeyen acı ile yaşamlarını sürdürmekteler. Hiç bir ölüm, hiç bir acı
unutulmaz.
Tarihin karanlık sayfalarına baktığımızda da bu
gerçeği görürüz. İnsanlığın çeşitli coğrafyalarda yaşadıkları acı ve zulüm
aradan geçen uzun yıllara rağmen hala belleklerdedir. Afrika toplumlarını
sömürgeleştirmeye başlayanların "kara derili" diye
öteledikleri insanları nasıl köleleştirdiklerini, zincire vurup "gemi
ambarlarına" nasıl üst üste yığdıklarını, karşı çıkanları acımasızca
nasıl öldürdüklerini, "yeni dünya " diye lanse
edilen topraklarda karın tokluğuna nasıl çalıştırdıklarını Afrikalı unutabilir
mi?
Etiyopya
Altın madenlerinde, kömür madenlerinde, elmas
madenlerinde yaşamını kaybedenler unutulabilir mi?
Köle düzenine isyan ettiği söylenen Spartakus'un
öyküsü unutuldu mu? İspanya'da General Franco'nun yaptıkları unutuldu mu?
Etiyopya'nın son imparatoru Haile Selassie ve halefi
Mengistu Haile -Mariam'ın yaptıkları unutuldu mu? Bu ikilinin ülkelerinde
yaptıklarına bir göz atalım isterseniz.
Osmanlı yönetiminden koparılan Eritre İtalya
tarafından işgal edilir. 1952 yılına gelindiğinde BM (Birleşmiş Milletler)
kararı ile Etiyopya ile birleşerek federal bir devlet haline gelir. Halk bu
durumu kabullenmez ve geniş protestolar gösterileri başlar.
İç karışıklıkları bahane eden İmparator Haile
selassie Eritre'yi Etiyopya topraklarına katar. Bu aşama sonrasında bölgede
yaşayan Müslümanlara karşı baskı ve işkence politikası başlar. Pek çok insan
katledilir. Yüz binlerce Eritreli topraklarından sürülür. Mülteci durumuna düşen
yüz binlerce insan; kadın, çocuk, yaşlı demeden ölüme terk edilir.
Haile
selassie 1974 yılında yapılan bir darbe ile yönetimden uzaklaştırılır. Göreve
gelen Mengistu Haile-Mariam, yönetimi boyunca farklı bir uygulama izlemez.
Şiddet uygular. Kendisine muhalif görüşü yok eder. Yönetimde kaldığı sürede
ülke nüfusunun büyük bölümünü yok eder. Halkın bir kısmı Sudan'a sığınır.
Binlerce çocuk yetim ve sakat kalmıştır. Yaşananları Etiyopyalı unutabildi mi?
Irak
Hitler'in II. Dünya Savaşı sırasında yüz binlerce
insanı "Gaz Odaları"nda katletmesi unutuldu mu?
Şili'de Augusto Pinochet döneminde çok sayıda insan
hakları ihlallerinin yaşandığı unutuldu mu?
Şilili diktatör Augusto Pinochet'in ülkesinde
iktidarı ele geçirmesinden sonra yaptıklarına bir göz atalım isterseniz.
Mithat Sancar'ın konuyla ilgili yazdığı bir yazıda
şöyle deniyor: Pinochet'in yönetimi devraldıktan sonra söylediği şuydu [..."Haberim
olmadan Şili'den yaprak kımıldamaz"... Pinochet yönetimi muhaliflere karşı
acımasız bir devlet terörü uyguladı....Pinochet yönetimi, "iç düşman"
olarak ilan ettiği muhaliflere karşı acımasız bir devlet terörü uyguladı;
işkenceler, kaybetmeler, yargısız infazlar. Üstelik bu vahşet kampanyası sadece
Şili'de yaşayanları değil, ülke dışında olanları da kapsadı...Büyük bir kısmı
darbeyi izleyen haftalarda olmak üzere tahminen dört bin kişi katledildi; çok sayıda
insan kaybedildi. Darbenin yapıldığı 1973 yılında yaklaşık yirmi bin kişi
ülkeden kaçmak, sürgüne çıkmak zorunda kaldı. Askerî diktatörlük dönemi boyunca
Şili'yi terk eden insanların sayısı bir milyon civarındadır.
Doğrudan
Pinochet'e bağlı bir subay olan Arelano Stark'ın yönettiği infaz timlerinden
oluşan "ölüm kervanları", ülkenin bütün bölgelerini gezip daha önce
göz altına alınmış yetmiş iki muhalifini öldürdü. Ülkenin kuzeyindeki çöllük
bölgelerde ve Patagonia'da muhaliflerin acımasız işkencelere tabi tutulduğu
toplama kampları kuruldu.Muhaliflerin bir kısmı işkencelerde hayatını kaybetti,
bir kısmı da uçaklara doldurulup denize atıldı.
İnanılmaz
bir şiddet ve zulüm uygulamasına sahne olan ve iç savaş benzeri bir durumun
yaşandığı darbeden sonraki ilk haftaların ardından, askerî diktatörlük siyasal
muhalefeti tamamen yok etmeye yöneldi. On binlerce insan göz altına alındı,
binlerce insan sürüldü, yüzlerce kişi kaçırıldı.
1977'de
artık her türlü direniş fiilen bastırılmış, muhalefet sindirilmişti. askeri
cunta 1990'da yönetimi devretmek zorunda kaldığında, arkasında binlerce ölü, on
binlerce işkence mağduru, yüz binlerce
talan edilmiş yaşam öyküsü kalmıştı...] (1)
Şili
İnsanlığın yaşadığı bunca acı ve zulüm ne yazık ki
günümüzde de devam etmektedir. Kan ve baruttan nemalananlar ellerini
ovuşturmaktalar. Silah satıcısı ülkeler savunmasız yoksul insanların ölümüne
neden olmaktalar.
Afganistan, Irak, Suriye, Pakistan, Sudan, Nijerya,
Yemen, Libya ve benzeri ülkelerde meydana gelen karışıklıklar, iç savaşlar,
terör olayları sonrasında hayatını kaybedenler unutulacak mı?
İnsanlık tarihi acılarla yazılmıştır. Tarih boyunca
işlenen suçları, yanlışları, vurgunları gizlemek; kitleleri, halkları uyutmak,
kandırmak; sorumlulukları örtbas etmek için çaba sarf edilmiştir. Egemenler,
insanlık düşmanları kendi yalan dolanlarını unutturmak için hamaset nutuklarla
gerçekleri gizlemeye çalışmışlardır. Fakat hiç bir gerçeğin üzeri
örtülememiştir.
Suriye
Ölümün yüzü acıdır. Bu acıyı kahpece ve hiç yok yere
katledilen kardeşimin ölümünden bilirim. Aradan 19 yıl geçmesine rağmen
çektiğimiz acı tazeliğini hala koruyor. Annemin göz yaşları dinmek bilmiyor.
Dile kolay, tam 19 yıldır dökülen göz yaşı. Rahmetli babam ilerlemiş yaşına
rağmen her yıl oğlunun yattığı ücra köy mezarlığını ziyaret eder, göz
yaşlarıyla mezarını ıslatır, dua ederdi.
Demek ki hiç bir ölüm unutulmuyor. Hiç bir acı
dinmek bilmiyor. "Ölen ölmüştür, geçmiştir" sözü ateşin düştüğü yeri
yaktığı gerçeğini değiştirmiyor.
Yaşanan bunca ölüme, bunca acıya, bunca yoksulluğa,
bunca haksızlığa sebep içimizdeki öfke ve kindir.
Gerçekte ise öfke ve kin doğruluğun dışındadır. Öfke
ve kin tutmak yüreğe yüktür. İnsan odaklı yaklaşımların, insan hak ve
özgürlüklerinin, hukukun üstünlüğünün, insan sevgisinin, erdem ve onurun
unutulmaması gerekir. İnsan onurunu yakışan da budur
Dip Not: (1) http://www.birikimdergisi.com/birikim/dergiyazi.aspx?did=1&dsid=335&dyid=5047
Hocam, emeğinize sağlık, öfke ve kin yüreğe yüktür ama siz kendi kardeşinizden de - mekanı cennet olsun bu arada Batı'da 10 Yıl isimli gerçek olaylara dayanan hikayeniziden hatırlıyorum- biliyorsunuz öfkelenmemek de kolay değil:( dilerim bizim halimiz Şili gibi olmaz:(
YanıtlaSilsağlıcakla kalın
Müjde Hanım, yorumunuza ufak bir sorun nedeniyle gecikmeli yanıt verdiğim için özür dilerim.
SilÖfke ve kin gerçekten insana yüktür. Lakin, öfke ve kine neden olanların aymazlıklarına da dur demek lazım. Birileri bunca eziyeti yapacak. Eziyet görenler susacak. Olmaz böyle şey. Ve nitekim, ülkelerini diktatörlükle yönetenlerin sonu malum. Hangisine bakarsanız bakın sonuç değişmiyor. Mussolini İtalya'da yaptıklarının sonucunda ayağında asıldı. Hitler, yaptıkları sonrasında intiharı seçti. Romanya'da Çavuşesku duvar dibinde kurşuna dizildi. Mısır'da Mübarek kafes içinde yargılanıyor, Irak da Saddam idam edildi. Şilili diktatör Pinochet ömür boyu hapse mahkum edildi vsvs...Önemli olan halkına eziyet değil, halkına iyi bir yaşam ortamı sağlamaya çalışmaktır.
Saygılar.
Merhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSil"Hiçbir Acı Unutulmaz" başlıklı yazınız nezdinde ele aldığınız mazlum ülkelere yapılan zulüm hikayelerini okudukça, ülkemizi de zulme uğrayan ülkeler arasına almak için yıllardır yılmadan usanmadan faaliyetlerini arttırarak devam eden emperyalist ülkelerin oyununa gelmemek için akıllı olmak ve aklımızı kullanmak zorundayız.
"Ölen ölmüştür, geçmiştir" sözünün sahibini de bloğunuz nezdinde kınıyorum. Soma faciasında kaybedilen 301 can için bile utanmasa aynı sözü sarfedeceğinden de eminim.
Selam ve dualarımla.
Recep Bey, yorumunuza ufak bir sorun nedeniyle gecikmeli yanıt verdiğim için özür dilerim.
SilYorumunzda dile getirdiğiniz "ülkemizi de zulme uğrayan ülkeler arasına almak için yıllardır yılmadan usanmadan faaliyetlerini arttırarak devam eden emperyalist ülkelerin oyununa gelmemek için akıllı olmak ve aklımızı kullanmak zorundayız. " cümlenize katılıyorum.
Emperyalizmin ayak oyunlarına, sinsi planlarına karşı uyanık olmalıyız. Anadolu topraklarında emperyal ülkelerin öteden beri yapmak istediklerini algılamak için geçmişe bakmak ve tarihi kaynakları incelemek yeterlidir.
Yorum için teşekkür eder saygılar sunarım.