Palmyra antik kenti Suriye'de bulunuyor. Antik
dönemin en önemli merkezlerinden biri olan bu kent dönemsel anıtsal yapı ve
kalıntıları çölün ıssızlığında hala barındırıyor.
Geçen günlerde IŞİD'in eline geçen bu kentte,
geçmişin ayak izlerini günümüze taşıyan insanlığın ortak kültür mirası arasındaki
eserlerin tahrip edilip edilmediği henüz bilinmiyor.
IŞİD'İN Palmyra antik kentinde onlarca Suriyeli
askeri elleri arkalarında bağlı olarak katletmesi basında yer almıştı. Elleri
bağlı savunmasız askerleri ve yüzlerce sivili acımadan katledenlerin insanlığın
ortak mirası antik kalıntılara acıyacağını düşünmek saflık olsa gerek.
IŞİD'ın daha önce Irak'ta "Hatra" ve
"Nimrud" u yıktığı
bilinmektedir. Bu bağlamda Palmyra'da da benzeri tahribatı ve yıkımı yapacağı
kaçınılmazdır diye düşünmek yanlış olmasa gerek.
IŞİD'in Irak ve Suriye'de bulunan binlerce yıllık
antik kalıntıları yok etmesi, Taliban'ın Afganistan'da yaptığı tahribat ve
yıkımı akıllara getiriyor.
Taliban'ın Afganistan'da yaptığını bugün IŞİD Irak
ve Suriye'de yapmaktadır.
Taliban islama aykırı diye yüzlerce sanat eserini ve
heykeli parçalamış, Afganistan'ın belleğini yok etmişti.
1990'lı yıllarda Afganistan'ın büyük bölümünü ele
geçiren şeriatçı Taliban yönetimi, uluslararası yoğun tepkilere rağmen,
insanlığın ortak kültür mirası kabul edilen "Bamyan" da ki 1400
yıllık iki dev Buda heykelini dinamit ve tank ateşi ile yerle bir etmişti.
Taliban lideri Molla Muhammed Ömer, islama aykırı
olduğu gerekçesi ile dev buda heykelleri ile ülkede bulunan tüm heykellerin
yıkımı için talimat vermişti. Bir çok ülke ve kuruluşun insanlığın ortak
mirasına zarar vermemesi için çağrıda bulunmasına rağmen, yıkım kararı uygulanmış ve tepki ve
protestolara neden olmuştu.
Afganistan önce Sovyet işgali, ardından başlayan iç
savaş sonrası Taliban felaketi ile karşı karşıya kaldı. Bu süreç sonunda ülkede
taş üstünde taş kalmadı. Yüzyıllar öncesi yapılan her türlü kültürel değer iç
savaşta yok oldu.
Demografik yapı, kültür ve eğitim paramparça oldu.
Zaten yoksul olan ülke, sefaletten de öte bir
çizgiye uzandı.
Taliban yönetimi ülkeye deyim yerindeyse son çiviyi
de çaktı.
Bu sert coğrafyadaki iklim ve doğa koşulları da
Taliban'ın yaptığı tahribata katkıda bulundu. Tarım ve ekonominin çökmesi ile
Afganistan adeta bilimkurgu filim ve öykülerinde karşılaştığımız çöle dönüştü.
Afganistan'da bugün Taliban yönetimi yok. Lakin
Taliban militanları ülkede can almaya, ülke ekonomisine, tarımına darbe
vurmaya, Afganistan'ın hayat arterlerini kesmeye devam ediyor.
Çok iyi bir araştırma olmuş..İŞİD'i kimlerin kullandığı belli...O tarihi eserlerin yıkılmasından ve insanların katledilmesinden,yerlerinden yurtlarından edilmesinden İŞİD'i kullanan ülkeler,kişi ve gruplar,gizli servisler sorumlu..Elinize sağlık..Sizi bloguma beklerim..İyi dileklerimle Hüseyin hocam..
YanıtlaSilSayın Yıldırım, söyledikleriniz bir gerçeğin bilinenidir. Bilinir fakat durumu halkların barış ve huzuru için değiştirmek amacı ile kimsenin her ne hikmetse kılı kıpırdamaz. Hamaset söylemlerle kınanır. Emperyal çıkar ilişkileri dünya halklarının baş düşmanı, barışın önündeki engelidir. Bloğunuzu zaten takip ediyorum.
Sil1960'larda laik, güzel bir ülke olan Afganistan bir daha o günlere döner mi acaba? Irak da resmen bölünüyormuş. Libya şu anda parça parça...laiklik düşmanları bir anlasalar laiklik olmayınca böyle oluyor..dünyada şeriatla yönetilen tek doğru dürüst yer yok. Güzel bir yazıydı elinize sağlık.
YanıtlaSilMüjde Hanım, sizin ve diğer yorumcu arkadaşların yorumuna cevabımın geciktiğinin bilincindeyim. Lakin, sıklıkla PC'ye giremiyorum bu aralar. Bu bağlamda kusura kalmayın. "Laiklik" bir toplumun ve özellikle etrafımızda bulunan ülkelerin rejizmleri dikkate alındığında "Türk" milletinin ve anayasasının "bel kemiği"dir. Laiklikten uzak halkların nasıl sırtında "boza" pişirildiği açıktır. O nedenle laiklik ilkesine sıkı sıkıya sarılmak lazım.
SilMerhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSilKatledilen insanlara ne demeli, katledilen kültür mirasına ne demeli. Amerika, İngiltere ve İsrail bir oldular, İşid'i kurdular ve yapacaklarını yaptılar. Türkiye'yi nakavt edemediler. Ya zamanı gelmedi, ya da bir bildikleri var.
Sayın hocam bu İşid'in İslam ile müslümanlık ile uzaktan ve yakından hiçbir ilgisi yok. Sadece kendilerini sünni müslüman gösteren bir özel birlik.
Bunlara "önünüze çıkan her şeyi yakın yıkın" diye özel talimat verilmiş, Bunlar da verilen talimatı büyük bir zevkle yerine getiriyorlar.
Cenab-ı Hakk, mazlum ülkelerin yar ve yardımcısı olsun, zalimlerin de helakını artırsın.
Selam ve dualarımla.
Recep Bey, gerçeği kısa ve net açıklamanız eli kalem tutan, okuyan insanımızın olan bitenlerin farkında olduğunun göstergesidir. Gazete ve kitap okumanın artırılması gelecek kuşakların barış içinde huzurlu bir ortamda yaşamalarının teminatı olacaktır.
Silİnsanlıkla birlikte var oluşunun göstergesi kültürünü de katlediyor, cehaletin karanlığın adamları...
YanıtlaSilNereye kadar bu katliam, yok ediş? Ne tarafa yüzümüzü dönsek karanlığın cehaletin izlerini görüyoruz... Terör örgütü kurup dünyaya meydan okuyanlar gün gelecek katlettikleri canların kanında boğulacaktır..
Diliyorum onca mazlumun ahını alan bu zalimler en kısa zamanda belasını bulur. Onların yok oluşu insanlığın kurtuluşu olur.
Kaleminiz daim olsun Hocam...
Saygılar selamlar.
Cehalet ve "karanlık" ortaçağ" da yapılanların günümüze yansımasıdır. Avrupa'da bir zamanlar "Enginizasyon" mahkemeleri ile insanlar "giyotin" e gönderiliyordu. Şimdi de "Emperyal" düşüncenin karanlığında enerji koridorlarına sahip olma düşüncesi savunmasız ve silahsız, korunmasız insanları ölüme götürüyor. Katliamların durdurulması verilecek güçlü ve kararlı mücadele ile sağlanabilir. Suriye ve Irak'ta, Yemen ve Libya'da, Afganistan ve Pakistan'da, Sudan ve Nijerya'da; velhasıl geri kalmış ülkelerin önemli bir kısmında yarı aç yarı tok yaşama gayretinde olanlara yapılan zulümleri hep birlikte seyrediyoruz. Barış ve huzurun gelmesi için mücadele gerekliliği açıktır.
SilSelam ve saygılar.