Kapitalist sistem rant ağırlıklıdır. Sermaye insan
yaşamından daha da değerlidir o sistemde. Yoksa bunca yoksul ve savunmasız
insanın bu denli yaşamını kaybetmesi mümkün mü?
Doğu toplumlarından batıya akan insan seli göçmen
olgusunu lügâtımıza çıkmamacasına yerleştirdi. Ege'de, Akdeniz'de umuda koşmakta
olanların cansız bedenleri kıyıya vuruyor.
Aslında kıyıya vuran kapitalizmin acımasızlığıdır.
Silah baronlarının vicdansızlığı dır.
Hegemonyacı zihniyetin dışa vurumudur.
Umutların umutsuzluğa dönüşmesi, onlarca insanın
ölümü göçmenleri yolundan döndüremiyor.
Peki niçin göçmenler ısrarlı bunca ölüme rağmen?
Bu sorunun cevabı oldukça basit.
Bulundukları ortamda, yaşadıkları coğrafyada
çektikleri acı, umarsızlık, yoksulluk, terör örgütlerinin yaptıkları akıl almaz
katliamlar. Sosyal medyada videosu yayınlanan ışid'in yaptığı katliamlar mide bulandırıcı. Bu acımasızlığa
maruz kalmaktansa bir umut batıya geçip kurtulmanın derdindeler.
Işid terör örgütünde debelenenlerin kadınlara ve
genç kızlara tecavüz etmeleri insanlığımızdan utanmamıza neden oluyor. Bu
vahşetin içinde kim yaşamak ister ki?
İnsanın insana yaptığı bu olaylar düşünüldüğünde Ege
ve Akdeniz'de dondurucu soğuğa aldırmadan yetersiz botlarla batıya geçmelerinin
nedeni daha da iyi anlaşılacaktır.
Lakin ölüm kusan makineler durmak bilmiyor. İnsanlığın
zorlu yaşam koşullarından kaçmak için umutları azalıyor.
Cehenneme çevrilmek istenen dünyamızda illa
öldürecekler, delikanlıları, çocukları, kadınları, yaşlıları.
Bunca zulüm uykularımızı bölüyor.
Amansız bir göç... Ölümüne bir yolculuk...Bu gidişi engelleyen de yok.
YanıtlaSilPatlak botlar, can kurtarmayan, ölüme sürükleyen cankurtaran yelekleri.
Bir insan pazarı, can pazarlanıyor adeta...
"Amansız bir göç"..
SilTarih boyunca insanoğlunun umuda koştuğu yolculuk.
Zulümden kaçtığı yolculuk.
Ve zalimler...
Ne denir ki.
İnsana zulüm edene ne denir ki..
Lanet olsun demekten başka.
Merhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSilÜlkelerindeki iç savaşın getirdiği zulme dayanamayan insanlara ülkelerini terk etmekten başka bir çıkar yol bırakmamışlardır. Bir tarafta ne olduğu belli olmayan bir İşid belası, diğer taraftan rejimin askerleri, hal böyle olunca iki ateş arasında kalan masum ve mazlum halka da canını kurtarmaktan, gerekirse bu yolda ölmekten başka bir seçenek bırakılmamıştır.
Hem Arap ülkelerini karıştırmak suretiyle halkını perişan ediyorlar, hem de Batı'ya mülteciler gelmesin diye Türkiye'ye yalvarıyorlar. Türkiye'nin canı yok mu? Üç milyona yaklaşmış bir mülteci sayısı ile Türkiye nasıl başa çıksın?
Yazık değil mi, bunca günahsız masum insanlar bir hiç yüzünden yerlerinden yurtlarından edildiler? Şimdi de hem hayatta kalmak, hem de geleceklerini kurtarmak için mücadele veriyorlar. Ama bir çoğu Batı'ya ulaşamadan Ege'nin sularında can veriyorlar.
Batı'da vicdan, merhamet kalmamış. Kendinden başkasını düşünmeyen egoist bir toplum olmuş. Biz ve bizim gibi ülkeler de yavaş yavaş batılılaşıyor.
Hüseyin hocam, kaleminize ve duyarlı yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Emin olun, zulme uğramış bu masum insanlara yardımcı olabilmek için çırpınıyoruz, ama çok bir şey de yapamıyoruz. Tüm dünya milletleri bu konuda birleşmeli ve tek yumruk olmalı. Ama maalesef bu konuda bir türlü bir araya gelinemiyor.
Selam ve dualarımla.
Yorumunuz yazıya önemli bir katkı sağlıyor Recep Bey.
SilHer zaman olduğu gibi gerçekçi yorumunuza teşekkür ediyorum.
Selam ve saygılarımla.
Ben bile gitmek istiyorum bu ülkeden daha fazla Suriye'ye dönmeden yani onlara hak veriyorum, ya ülkelerinde ölecekler, ya denizde boğulacaklar en azından şanslarını denemek istiyorlar...:( ülkemizi terkedilecek hale getirip, tadımızı, tuzumuzu, yaşama sevincimizi, her şeyimizi yok ettiler:( akşamları 2 saatlik diziler olmasa yüzümüz gülmüyor:(
YanıtlaSilSuriye her topluma örnek olmalı.
SilSuriyeli insanların yaşadıkları da.
Diziler mi?
Asla izlemediğim bir durum.
Belgeselleri tercih ederim.
Hem gerçekçi hem dinlendirici.
Selam ve saygılar.
Bu konuda ne yazılır ne söylenir inanın bilemiyorum. Siz söylenmesi gerekeni tüm çıplaklığı ile ortaya koymuşsunuz. Aslında söylenecek sözler etki etmeyecek. Susmayı da bize yakıştıramıyorum. Konuşmak, yazmak belki vicdanları rahatlatacak belki de bir nebze sorumluluğu başkasına atmasına sebep olacak. İnsan küçücük bir umut ışığı bulduğunda sonu ne olursa olsun onu değerlendirmek istiyor. Ölümden kaçarken ölüme yakalanan masum mazlum bedenler. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi bir şey olsa. Hüseyin Hocam inanın düşünemiyorum bile çözüm nedir, nasıl karanlıklar aydınlanır. Aydınlanır mı? Bilmiyorum. Her şeye rağmen ümidimi yitirmek istemiyorum. Kaleminiz daim olsun. Yüreğinize sağlıklar. Saygılar.
YanıtlaSilKaranlıkların aydınlanmasının yolu "kapitalist " yayılmacı ve hegemonyacıların bertaraf edilmesinde ve insana değer veren demokrasi ve laiklikten geçer.
SilSaygı ve selamlarımı iletiyorum.
Haklısınız Hocam. Lakin bu söylediklerinizi uygulamaya geçirecek gözü pek, basiretli, toplumun menfaatini şahsi menfaatinden üstün gören, koltuk derdine düşmemiş yöneticilere ihtiyaç var. Hali hazırdakilerle olacak bir şey değil maalesef. Benim sıkıntı duymam bu sebepten dolayı. Sizin de yazınızda ifade ettiğiniz gibi uykularımız kaçıyor. Huzursuz, mutsuz, umutsuz, güvensiz insanlar olduk. Biz bundan kaygı duyuyoruz.. Teşekkür ederim sağ olun.
YanıtlaSilYazdıklarınıza karşı söyleyecek tek sözüm yok.
SilÖnemli olan vatan ve milletin bekası.
Cehaletin yerini akıl ve mantığın, insan odaklı düşüncenin alması tüm coğrafyalarda yaşam savaşı veren hakların geleceği için çok önemlidir.
İnsan kanı ile nemalananlara dur denmesi lazım.
Kör teröre dur denmesi lazım.
Yoksulun sırtında yükselmek isteyenlere dur denmesi lazım.
Sanata ve sanatçıya,
Yazara ve düşünen insana saygı duyulması lazım.
Huzurun olmadığı yerde cehalet ve zulüm hüküm sürer.
İlla huzur olmalı .
Huzursuzluk kimseye fayda getirmez.
Bu düşüncelerimi yazarken sizin de benzer düşüncede olduğunu biliyorum.
Yazdıklarınızda bir aydın olarak insanlığa barış çağrısı yapıyorsunuz.
Ölümü anlatarak son yazınızda.
Keşke her eli kalem tutan bu barış ve huzur çağrısını yapabilse.
Size tekrardan teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.