Bazen sonsuzluk
içinde anlar yakalanır.
Öyküler ve
yaşamlar süreklilik kazanır.
Geçmişten bugüne, bugünden yarına,
genelden özele, özelden genele, en yakındakinden en uzaktakine, en uzaktakinden
en yakına değişenler ve değişmeyenler insan yaşamında gerçek bir yer tutar.
Yaşam bütünseldir.
O bütünsellik
içinde yaşanan acılar, coşkular vardır.
Özlemler,
isyanlar, çığlıklar, kopuşlar vardır.
Sessiz ve
derinden gelen susmalar, ağıtlar, gözyaşları vardır.
Bunlar yaşamın ve
mekanın gerçeğidir.
O gerçeklerden
uzak durmak, o gerçekleri anlamamak şaşırtıcı ve bencilce bir duygudur.
Geçmişimiz,
bugünümüz ve özümüz yani öz benliğimiz, düşüncemiz önemlidir.
Yaşadığımız
şeylerde önemlidir.
Fakat asıl olan,
onları kendimize niçin ve nasıl yaşattığımızdır.
Dünü olduğu gibi bugünü de nasıl yaşayacağımıza kendimiz karar
verebiliyor muyuz?
Önemli olan bu soruya cevap verebilmek,
yaşananları birleştirebilmektir.
Hayat bir bütündür.
O bütüne karşı sorumluluklarımız vardır.
Olmalıdır da.
Yaşamda inişlerimiz ve çıkışlarımızda
olacaktır.
Olmaktadır da.
Aynaya baktığımızda kendimizi görürüz.
Aynaya bakıp gördüklerimizin dışında da yaşam
olduğunu düşünmeliyiz.
Bazen sıradan insanlar tolumun aynası olur.
Onlar sayesinde yaşamın dününe ve bugününe
tanık oluruz.
Ve o yaşamlara karşı da, o yaşamların hak ettiğini
vermek ve erdemli davranmak, insan haklarına saygılı olmak, diğerine saygılı
olmak da geleceğimiz için önemlidir.
Ayna bir hiçliktir.
Sadece görmemiz gerekeni gösterir.
Oysa yaşam somut gerçekleri içerir..
Zamanın izinde yaşam bir bütünseldir.
Özlemler, isyanlar, çığlıklar, kopuşlar vardır.
Susmalar, ağıtlar, gözyaşları vardır.
Önemli olan hayatımızda bu duygulardan
hangisinin ağır bastığıdır.
Kaçınılmaz gerçekler olsa da bu duygulardan ne
kadarı hayatımızı etkiliyor?
Hayatta yaşanacak ne varsa yaşıyoruz ama buna
biz karar veremiyoruz dünde biz karar veremedik bugünde biz karar veremiyoruz.
Çok güzel olmuş Hüseyin hocam, elinize sağlık.
YanıtlaSilYaşamda çok az şey elimizde diye düşünüyorum, ne yapsak da artık kader mi, başka bir şey mi, bizim planlarımızın dışında gelişiyor, ne hayaller kuruyor insan ama bambaşka gerçekler yaşamak zorunda kalıyor.
Teşekkür ederim Müjde Hanım.
Silİlhan Selçuk bir zamanlar şöyle demişti, "Homo Ereaktus var ya, ilk insan. İşte onun ayağa kalkıp yürümesi ilk devrimdir".
Homo Eraktus'tan bu yana insanlık tarihinde binlerce yıl geçti.
Bu süreç içerisinde insanın insanı kırıma uğratması, açlıkla, hastalıklarla kırıma uğraması, ekonomik çıkmaza, yoksulluğa sürüklenmesi bile yeterli bir ders olmadı.
Olması gerekirken.
Saygılarımla
Bu hiçlikte sadece görmek istediklerini görüp, bakmak istediklerimize bakmamızda ilginç. Hiçliğe de uyum sağlıyoruz böylelikle. Her şey o kadar yüzeysel ki. Derini düşlemiyor, derine dalamıyoruz maalesef.
YanıtlaSilMerhaba Mukaddes hanım,
SilYorumunuz bir gerçeği görmemizi sağlıyor.
Bir cümle ,
lakin çok şey anlatması bakımından önemli elbette.
"Her şey o kadar yüzeysel ki"
O yüzeyselliği geçemedikten, belleklerden silemedikten sonra "derine" yani hayatın olması gereken ana arterlerine sahip çıkmak da o denli göz ardı ediliyor.
Saygılarımla.