Bencilliği ve kibiri bir kenara bırakmış, dürüst, insan
haklarına, demokrasiye saygılı insanların değeri bilinmediğinde, gün gelir o
insanların değerini bilememiş olmanın ıstırabı hayata yayılır.
Geriye kalan her şey anlamsızlaşır. Anlamsızlık
sürecinde devam eden bir hayata dönüşür.
Öyle bir an gelir ki, adımlarımızda yüreğimizde yorgun
artık diye düşünülür.
Her ne kadar yüreklerin yorgun olduğu düşünülse de, insanı
insana en iyi anlatanlar; tarlada hamal, fabrikada işçi, inşaatta usta,
emekçilerin sesi olmaya devam etmeli.
Bir beyaz saçın içinde, yürünülen yol haritasında
karşılaşılan insanlar vardır.
Hayata yön veren hatıra ve olaylar vardır.
Şahit olunan adalet ve adaletsizlikler vardır.
Mutluluklar, acılar, hüzün ve gözyaşları vardır.
Kaybedilenler vardır.
Çocukluk ve gençlik yılları vardır.
Sonu belli olmayan bir yoldur hayat. Neyin ne zaman nerede karşına çıkacağını
bilemezsin.
Öyle bir an gelir ki, bir şeyler alır götürür senden
engel olamazsın.
Bazen kaçmak istesen de hayatın getirdiklerinden
kaçamazsın.
Herkes kendi seçtiği yolda, kendi seçtikleriyle
buluşur.
Yoluna pusulası haline gelenlerle devam eder.
Lakin, gitmek istenilen menzile varabilmek için doğru
olanla yola çıkmak gerekir.
Yol ne kadar çetin olursa olsun bu sizi gideceğiniz
menzile ulaştırır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder