Mehmet amca, sıkıntılı
bir çehreyle, kaşları
çatık, gözlerinde karamsarlık, karşı koyuş ve
isyan duygularıyla; “Hocam ben böyle zamanlarda sıkılırım. Çünkü insanın en çaresiz kaldığı andır bu.
İnsan
ruhu anlaşılmaz bir cesaretle
dolar, belli bir isteğe, amaca yönelme durumu oluşur.
Kendini frenleyemezsin.
Ben ve illa ki ben
duygusuna yenilirsin.
An gelir yarı açık
kalmış bir pencereden şiddetli bir esinti seni
sarıp sarmalar.
Vicdan ve merhamet
duyguların körelir.
Bir şeyler istersin.
Lakin ne istediğini sende bilemezsin.
Düşünce ile alt edemediğini kaba kuvvetle alt
etmeye çalışırsın.
Ben, o esintinin bana
yönelmesine müsaade etmedim, etmemde.
Fakat görüldüğü gibi bu durumla
sıklıkla karşılaşmak mümkündür.”
Mehmet amca aslında
“hayat dersi” veriyordu.
“Haklısın Mehmet amca.
Hayat mücadelesini kazanmak için, bu zorlu mücadelede derin çatlaklarla yarılmış
susuz toprağa ceylanın kaptırdığı gibi ayağımızı
kaptırmamak için, ilk önce kendimiz yaşamayı; ama dürüstçe yaşamayı,
başkalarını ötelemeden, siyasi, ekonomik ve sosyal öncelik
düşüncesi taşımadan öğrenmeliyiz.”
"Düşünce ile alt edemediğini, kaba kuvvet ile alt etmeye çalışırsın." Hocam günümüzde yapılan tam da bu zihniyet. İnsan düşünemediği için kaba kuvvet kullanarak elde etmeye çalışıyor. Diğer yandan cahil kaldığımız öğrenmemiz gereken öyle çok şey var ki...
YanıtlaSilAynen öyle Hanife kardeşim. Ne yazık ki "kaba kuvvet" i bir kenara bırakıp, çağımıza uygun düşünce evresine geçmek yerine, hala anlaşılmaz bir inatla, insanlar yaşamı baltalamak için elinden geleni yapıyor.
SilÖğrenmek için, görmek, düşünce üretmek, var olanı anlamak, okumak gerekir.
Saygılar.
Yorum için teşekkür ederim
Merhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSilBu aralar yine temalarla ilgili bazı sorunları anlamaya ve çözmeye çalışıyordum. Her tema denemem de haliyle takip ettiğim blogcuların listelendiği blog listemi yeniden yapılandırmak durumunda kalıyordum. Yazınızın okuma listesine düşüp düşmediğini de hatırlamıyorum. Hüseyin hocam boş durmaz, mutlaka bir paylaşım yapmıştır diye Hanife Mert'in sayfasına geçtim ve onun blog listesine baktım ve paylaştığınız yazıyı görüp oradan sayfanıza geçtim. Buraya kadar anlattıklarım sadece bir teferruattan ibarettir.
Asıl konumuza geçmekle birlikte Mehmet amcanın verdiği hayat dersinden yola çıkıldığında ne kadar zor bir varlık olduğumuzu görüyoruz. Yaşadığımız hayatımızı, imanımıza şahit kılabiliyorsak ne mutlu bize. İşte buna dürüstçe yaşamak denir. İşte dürüst insanlar hayatını imanına şahit kılan insanlardır.
İçinde bulunduğumuz zor ve zorlu şartların bizi ben duygusuna esir etmemeli. Dürüstlüğü kendimize ilke edinmeliyiz. Sizin dediğiniz gibi, dürüstçe yaşamayı öğrenirken de başkalarını ötelemeden; siyasi, ekonomik ve sosyal öncelik düşüncesi taşımadan öğrenmeliyiz.
Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar olsun. Selam ve saygılarımla birlikte sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yeni yıl dilerim.
Merhaba recep bey,
SilÖncelikle saygı ve selamlarımla 2022 de huzurlu, sağlıklı bir yıl dilerim.
Bloğ ile ilgili yazdıkların benzeri sorunlar var.
Benim bloğumda da oluyor.
Yaşadığımız hayatta hiç bir şey sorunsuz değil.
Sıkıntı ve sorunun birini çözüyor insanlar, bir diğeri çıkıyor.
Bunun en yakın versiyonu covid-19 varyantında görüyor.
İnsan ne kadar dürüst yaşarsa yaşasın , bir kötü gelip musallat oluyor.
Hayat dersini anlamak çok zor.
Toplumun içinde bulunan ayrık otları bildiğini yapıyor.
Okumak yok onlarda.
Saygı, sevgi, anlayış yetersiz.
Bencillikten vaz geçmelerini beklemek zaten hayal.
Kısacası, iyilerle kötüler dünyası yan yana.
Bu süreç tarih boyunca hep devam etmiştir.
Umarım bir gün herkes huzur içinde bir yaşama kavuşur.