2 Şubat 2022 Çarşamba

UZAKLARDA KALAN BİR FOTOĞRAF KARESİ...


 

Uzaklarda kalmış bir fotoğraf karesine bakar gibi aklındaki anılara, lise yıllarında yaşadığı duygulara,  elinden sabun köpüğü gibi kayıp giden sevdiğine,  yaşadıklarına, geçip gidenlere, yarım kalanlara, zamanın geçmişi yıkıp kuş misali uçup gitmesine takıldı bir süre.

Yıllar öncesinin gençlik hayallerini düşündü. Güler yüzlü, çok sevimli bir kızdı Aslı. Babası öğretmendi. Hem okulda öğrencilere hem de çocuklarına karşı otoriter bir yaklaşımı vardı. Yüzü pek gülmezdi. Teneffüslerde elinde ince uzun sopası ile koridorlarda ve bahçedeydi her zaman. Aslı böyle bir öğretmenin kızıydı. Her zaman içine kapanık, gözleri buğuluydu. Kader onları aynı okulda ve aynı sınıfta buluşturmuştu. Zaman geçtikçe birbirlerine karşı içlerinde bir şeyler hareketlenmeye, yürekleri gün geçtikçe yanmaya, birbirlerini her gördüklerinde dudakları titremeye başlamıştı. O yıllar bitmesini istemedikleri çocukça bir rüyaydı Aslı ile Sinan'ın sevgisi. Gecelerin hiç olmamasını, pas tutan düşüncelere ışık, kör karanlığa aydınlık olmasını istercesine narin  ellerini birbirinden ayırmaya korkarak düşlemişlerdi geleceği.

Sinan'ın yıllar geçmesine rağmen unutamadığı bir gündü o gün. Okulun arka tarafında bulunan ağaçlıkta gölgenin serinliğinde, gözlerini rüzgarın hafifçe hışırdattığı ağaç dallarından ayırmadan, yaklaşmakta olan ayak seslerini umursamadan sırtüstü uzanmıştı. Ayak sesleri sessizce yaklaştı, gölgesi ağaç dalları arasında belirdi. Sinan başını çevirip baktı, oydu gelen, sevdiği ve her an aklından çıkaramadığıydı. Gelmişti sonunda işte yanındaydı.

Aslı'nın gözlerindeki parıltı her daim Sinan'ı rahatlatmıştı. Yine o parıltı vardı gülümseyen gözlerinde. Sinan, uzanıp Aslı'nın ince narin ellerini tuttu. Önünde dizlerinin üstüne çöktü. Ellerini dudaklarına götürdü, dudaklarına değdirdi. Gözlerini Aslı'ya çevirdi. Aslı'nın gözleri Sinan'ın gözlerine adeta kilitlenmişti.

Aslı, "bil bakalım dedi dün gece ne yaptım?"

Sinan, "bilmem" dedi "kitap mı okudun?"

"Evet" dedi Aslı, "yalnız okuduğum bir roman ve ya hikaye değildi en güzel Hasan Hüseyin Korkmazgil şiirleriydi."

"Ne güzel bir seçim yapmışsın." diye güler yüzle cevap verdi Sinan. "Bende severim Korkmazgil şiirlerini. Hem kendi toprağımızın yetiştirdiği bir şairdir o."

"Doğru dersin. Hele o eşine yazdığı şiirler yok mu insanı alıp götürüyor başka dünyalara."

Haklıydı. Şair hiç tanımadan, yüzünü görmeden aşık olduğu sevdiğine ne de güzel şiirler yazmıştı. Hasret kokan, aşk ve sevgi kokan.

"Sen ne yaptın anlatsana" diye Sinan'ın gözlerine baktı Aslı. Aslı'nın gözlerindeki sevgi dolu bakış öylesine içten, öylesine sevgi doluydu ki.

Sinan, gözlerini Aslı'nın gözlerinden ayırmadan dizlerinin üstünde doğruldu. Aslı'nın ellerini avucunun içinde okşarken, Aslı tek elini usulca Sinan'ın avucundan çekti. Uzanıp Sinan'ın rüzgarla dağılmış saçlarını okşadı.

Nasıl anlatabilirdi ki dün gece nerede olduğunu, ne yaptığını. Akşamın alacakaranlığında evden çıkışını. Ayaklarının onu serseri mayınlar gibi sürükleyişini. Evlerinin ışık sızan penceresinin altına gelip saatlerce, çıt çıkarmadan ışık sönene kadar elleri koynunda çıt çıkartmadan kuytuda bekleyişini. Zihninin yarattığı beklentinin o kuytuda  gerçeğin ıssızlığıyla yüzleşmesini nasıl anlatabilirdi ki...

Aslı sesini çıkarmadan bekledi ki konuşsun. Duruşu, yürüyüşü, davranışları o kadar güzel ve etkileyiciydi ki. Yanı başında anlat diye ısrarlı bakışları.

Dayanamadı Sinan, ne yaptığını, nerede olduğunu anlattı ona. Anlattıkça Aslı'nın yüzü kızarmaya, gözleri nemlenmeye başlamıştı.

"Ne olacak bu halimiz söylesene ne yapacağız "

"Bilmem" dedi Sinan, bakışlarını uzaklara çevirerek "bilmem." Çaresizliğin verdiği çığlık Sinan'ın yüreğinde adeta isyana dönüşmüştü.  Lakin, Aslı'nın da çaresizliğini biliyordu.

Kaşları çatıldı, bakışlarını uzaklara çevirdi. Kimse bizim derdimize çare olmaz diye düşündü. Gözlerini tekrardan Aslı'nın hüzünlü gözlerine dikti. O gözlerde  endişe vardı, çaresizlik vardı, ama en derininde yatan sevgi vardı. Aslı'nın sorusuna vereceği bir cevabı yoktu. Çünkü, gerçekten de ne olacağını kendisi de bilmiyordu. Sadece ona olan tutkusunun vazgeçilmezliğini biliyordu.

8 yorum:

  1. Aaaa! Bu güzel hikaye en heyecanlı yerinde bitti Hüseyin hocam. Acaba Aslı ile Sinan kavuşabilecek mi? Birbirini bu kadar güzel seven iki insanın başında ne gibi bir dert var acaba? Endişelerini hissettim. Çok güzeldi. Emeğinize, yüreğinize sağlık.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devam edecek müjde hanım kardeşim.

      Sil
    2. İkinci paylaşımı bugün fazla bekletmeden bloğuma ekliyorum Müjde kardeşim. Saygılar.

      Sil
  2. Merhabalar Hüseyin Hocam.
    Lise tahsili yapamayanların da aşkları ortaokullarda olurdu. Ya da bu aşklar ortaokullarda başlayıp lisede mi devam ederdi? Hikayenizde kavuşamayacak olan bir çiftin aşk yangını kokusu var gibi. Bakalım göreceğiz.
    Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle dediğin gibi Recep bey.
      Selam ve saygılar

      Sil
  3. Çok hüzünlü bir o kadar da heyecanlı..yorumlara göre devamı gelecek olan bu merakla beklenen hikayeyi sabırsızlıkla bekliyorum.Kaleminiz daim olsun sevgiyle esen kalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun zamandır bloğunuzda yaptığınızı birbirinden değerli yazı ve paylaşımlarınızı izliyorum.
      Bloğuma yaptığınız yorum için çok teşekkür eder Saygılar sunarım.
      Bıkmadan, usanmadan yazmaya devam etmek en güzel yaşam biçimidir .

      Sil