Bir genç
kızın en büyük sırdaşı annesidir derler ya. Kim bilir belki de duygularını
annesine söylemiş çare nedir diye sormuştur. Yaşadığı baba ocağında sevincini
de hüznünü de paylaşacağı başka kim olabilirdi ki anneden gayrı.
Yine de Sinan
kendi kendine sormadan edemiyordu. Acaba Aslı duygularını annesine söylemiş
olabilir miydi? Annesi de olan biteni babasına mı söylemişti? Aslı da babası
tarafından ağır bir cezaya mı çarptırılmıştı?
Sinan için
bu soruların cevabı birer muammaydı. Sinan neler oluyor diye okulda Aslı'nın
yüzüne bakıyor, soran gözlerle olan bitenleri anlatmasını istiyordu. Aslı ise
suskundu. Sinan'ın ısrarlı bakışlarına karşı sessizliğini bozmadı. Hiçbir şey
söylemedi. Aslı'da ki bu değişiklik karşısında cevabını veremediği sorularla
baş başa kalan Sinan Aslı'ya bir şey sormadı.
Aslı
kendisi anlatmak istemediğine göre sormak da gereksizdi.
Sinan da
sessizdi artık. Tek bir ses etmek, tek bir nefes bile almak istemiyordu onsuz.
Aslı'nın içinde kopan fırtınaların neler olduğunu hissedebiliyordu. Delice
çarpan o yüreğin suskunlaşmasının bir sebebi olmalıydı.
Ve Sinan duygularını
bir mektupla Aslı'ya yazmaya karar verdi. Yazarken duygusal anlar yaşıyor,
kalem tutan eli titriyordu. Ama yazmak zorundaydı, yazmalı bir şekilde içini
sevdiğine dökmeliydi.
" Sevgili Aslı...
Bu satırları okuduğunda aramızda hiçbir mevzu
kalmadığını anlayacaksın. Bunun sebebi de günlerdir içinde bulunduğun
suskunluğun, olan bitenleri ısrarla anlatmaktan kaçınıp beni yok saymandır. Bilesin
ki, eğer bu tavrın devam ederse, beni bir daha asla göremeyeceksin. Aramızdaki
sevgiyi ömrüm boyunca unutmadan yüreğimde taşıyacağım. Ama bu yaklaşımını da
unutmayacağım. Son günlerdeki suskunluğunun sebebini gelip bana anlatabilirdin.
Annem ve babam bizim birbirimizle konuşmamızı, yan yana gelmemizi istemiyor
diyebilirdin. Senin baban fakir bir çiftçi, benim babam bir öğretmen, bu
nedenle aramızda dağlar kadar fark var diyebilirdin. Ben kuru soğan pilava
talim etmek istemiyorum diyebilirdin. Ben bugüne kadar seninle dalga geçtim,
sen yoluna ben yoluma diyebilirdin. Ben bunları anlardım. Ama suskun kalman,
anlatmaman beni oldukça sarstı. Şunu bilmelisin ki, üzeri örtülmüş bir sevgi
yerini ancak başka bir sevgiye bıraktığı zaman unutulur. Ve gün gelir, bu
hikayenin gerçeğini emanet edebileceğin, yüreğini yaralayacağın bir tek insan
bulamazsın. Günlerdir içinde bulunduğum durum artık beni umutsuzluğun en
koyusuna itiyor. Kendi kendime diyorum ki, Aslı bana bunu neden yapıyor? Neden
benimle ortada bilmediğim bir durum nedeniyle konuşmaktan, yan yana gelmekten
kaçınıyor? Hayatım boyunca fakir bir ailenin çocuğu olarak yaşadım. Ve inan
ailemle her zaman gurur duydum. Fakir bir ailenin çocuğu olmaktan asla
gocunmadım.
Sevgili Aslı...
Bilesin ki su ateşten korkmaz. Çektiğim acıları
yüreğime gömmesini de bilirim. Son günlerde artık nefesim kesiliyor. İçime
çektiğim her nefes, etrafta gördüğüm her şey beni boğmaya niyetlenen, bir
sırdan, bir yalandan ibaret sanki. Susmak çözüm değil. Hiç bir dönemde de çözüm
olmadı. Sadece yaşananları unutturmaya, yok saymaya imkan sağladı. Unutmak ve
unutturmak da o kadar kolay değil. Şayet susmasan konuşsaydın, sana şöyle
haykırırdım; seni anlıyorum, belki de, seninle nefes alacak zamanım olmayacak
artık. Lakin, bir hikayeyi saklamış olmak, insan yüreğine ağır bir yüktür ve o
yükü sen ömür boyu çekeceksin. O yük seni hiç bir zaman terk etmeyecek. Her
nereye gidersen git, her ne yaparsan yap ömrün boyunca o da seninle gittiğin
yere gelecek. Asla senden ayrılmayacak. Gün gelecek güvenmeyi de, inanmayı da
unutacaksın. Ve emin ol birileri sana ne güvenmeyi ne de inanmayı verebilecek.
Ellerinde tuttuğun bu mektubu hep hatırlayacaksın. Yarım kalmış bir hikayenin
ağırlığı ruhunu asla terk etmeyecek, hep
gelgitlerde yaşayacaksın. Ruhumun ıssızlığına rağmen seni artık uzaktan
seyredeceğim Henüz kabullenemediğim bu durumun kıyısında iz bırakmadan yürümeye
çalışacağım. Sana kırılmadım, sadece kızgınım. Bilmeni isterim ki yarım kalan
bu hikayenin içinde tüm boşlukları ve yalnızlıkları toplayıp üşümeye devam
edeceğim "
Sinan
mektubu vermesi için Aslı'nın samimi olduğu Ayşe'ye verdi. Ayşe ne olup
bittiğinin farkında bile değildi. Sinan'ın uzattığı zarfı aldı.
Merhabalar.
YanıtlaSilSinan'ın Aslı'ya yazdığı mektup çok ağırdı. Aslı suskun kalıyorsa, Sinan Aslı'ya yaklaşaydı ve suskunluğunun nedenini mektupla değil, dünya diliyle soraydı. Mektup yazmak, konuşmaktan kolaydır.
Her şeye rağmen, hikaye güzel gidiyor hocam. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Merhaba Recep bey,
SilSinan Aslı 'ya yaklaştı. Neler oluyor diye soran gözlerle defalarca baktı.
Aslı ise tek kelime dahi etmeden sürekli uzaklaştı.
Sorsa dahi cevap alamayacağını gören Sinan çaresiz kaldı.
Ağır sayılacak bu satırları kaleme aldı.
Aslı' nın babası aynı okulda öğretmen.
Aslı' ya öğrenciler içinde bir şey de soramaz.
Ters bir cevap alma riski var.
Aslı'nın arkadaşları yanında.
Kısacası Sinan çaresiz kalıp mektup yazmak zorunda kalıyor.
Selamlar
Edebi değer taşıyan bu mektuplar insanın en zayıf ve bir o kadar da en sıcak noktası olarak görüyorum. Çok güzel ifade edilmiş.. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSil