Hayatı ve zamanı
tüketircesine, anları önemsizleştirircesine, insanlığın telaşla yaşaması,
yaşama edilmiş en büyük ihanettir. Geçmişin ve günün değerlerini
hatırlamalı, karanlık bir labirentte kaybolup gitmemeli insan.
Sahip olduğumuz
mevkilere sonsuza kadar sahip olamayacağımıza göre,
etrafımızdaki insanlara saygıyı kaybetmemeli, o mevkileri velev ki bir gün
kaybettiğimizde bizlere saygı gösterecek olanlar karanlık labirentte
kaybolup gitmeyen saygı gösterdiğimiz insanlar olacaktır.
Ahmet, Mehmet,
Mustafa...
Hiç fark etmez, isimler
her daim değişiyor, aslolan nedir peki?
Aslolan yapılması
gerekeni, doğru bildiğimizi, insanlık için faydalı olanı, sen şusun
busun yaklaşımını tarihin çöplüğüne atarak yapmaktır.
Çünkü, hayat aynı zamanda akıp gidiyor, durduramazsın, aynı mekanda yada farklı
mekanda, herkesin yaşamı farklı, gerçekleri, acıları, düşünce
ve duyguları farklı.
Unutmamak gerekiyor ki,
hayat, her bedende farklı yaşanıyor, bunu değiştiremezsin, ve yine aslolan şey anlamsız kalabalığa
kapılmadan yürüdüğün kulvarda yalpalamadan, nereye yürüdüğünü,
neden yürüdüğünü hesaplayarak yürümektir .
Dünyanın dört bir
yanında çok farklı kültürler, yaşam anlayışları,
farklı düşünceler, inançlar var.
Ve yine dünyanın dört
bir yanında, çaresiz cahil insanlar var.
Cahil insan, hangi sığınağa
girdiğine bakmaz, yanındakiler doğru mu değil mi
çok fazla ilgilenmez.
Bu bağlamda,
varlığını sürdürebilmesi için çok çabuk kabuk değiştirir.
Çünkü, yol haritası ve
değerleri yeterince oluşmamıştır.
Kolay inanır, kolay
saldırganlaşır.
Dolayısıyla, bulunduğu
yerde derin bir yabancılık çeker.
Farklı kültür, düşünce
ve yaşam anlayışına karşı çıkar.
Bunu değiştirmenin
çaresi nedir o halde?
Bu soruya verilecek
cevap, aydınlanmadır, eğitimdir, insan haklarına saygıdır.
Bir kum fırtınası içinde savrulup duruyoruz.
Kum fırtınası bittiğinde
nerede bulacağız kendimizi...
Onu da zaman gösterecek.
Her insanın yaşamında, benzer olmasa da farklı konularda kırılganlıklar mutlaka
vardır.
Önemli olan, hatalardan
ders çıkarmak, benzer hatalara, kırılganlıklara düşmemektir.
Dünü geri getiremezsin,
yarın ise vereceğin kararla belirlenir.
İnsan
ömrü ne kadar uzun olursa olsun bir gün bitiyor. Yaşamın
boyunca elde ettiğin maddi ve manevi ne varsa bırakıp gidiyorsun.
O nedenle eğilip
bükülmeye gerek yok..
Hayatın içinden, insana dair ne güzel bir yazı. Düşündürüyor, sorguluyor, etkiliyor. "Bir kum fırtınası içinde savruluyoruz." gerçekten. Korunamıyoruz, gözlerimiz hep kapalı, yönümüzü tayin edemiyoruz.
YanıtlaSilDiliyoruz ki; fırtına bittiğinde kendimizi çok da kötü hissetmeyelim.
Esenlikler diliyorum Hüseyin Hocam.
Merhaba Makbule Hocam,
SilAynen öyle hocam, sorgula, öğren, anlat, öğret. Kum fırtınasından çıkmak için mücadele et.
Selam ve saygılarımla. Sağlıklı, huzurlu yıllar dilerim.