16 Ocak 2025 Perşembe

BUZUN VE BALIĞIN YURDU


 

Akşamın alacakaranlığından gündüzün aydınlığına… İri ıslak kar taneleri. Yeni yakılmış soba bacasının etrafında tembelce dönüyor… Evlerin damlarında, insanların omuzlarında ve şapkalarında ince bir katman oluşturuyor…

Kadınlar, erkekler, çocuklar düşünceli…

Yıllar yılları, aylar ayları kovalasa da insan gördüklerini unutmuyor…

Yassı lepik taşları ve kalın bir toprak örtüsü ile oluşturulan düz damlı evler…

Bağlantı yerleri beyaz badana ile özenle belirlenmiş taş duvarlar…

Önlerinde kaz sürülerinin kaygısızca volta attığı evler…

Korkunç bir havada bulutlar kâbus gibi üstlerine çökerken, sıcaklık hızla düşer.

Rüzgâr anaforlar çizerek kayaların tepesinde uğuldar.

Sonrası biraz yağmur, belki biraz dolu…

Nisan ayı bile soğuktur oralarda… Kar diz boyu.

Soğuğun ürkütücü gücü ve aylar sürecek bir beyaz örtü…

Yollar kapanır…

Yollarda dozer uğultuları,

Ovayı seyreden aç kurt sürülerinin uğultusuna karışır,

Orası gölün yamacına sırtını dayamış Çıldır’dır.

Ardahan’dır,

Doğruyol’dur,

Yakınsu’dur,

Buzun ve balığın yurdu Çıldır Gölüdür,

Orası insandır, sevgidir, kültürdür

Şafağın erken söktüğü, güneşin erken battığı yerdir…

Konuşmazlar susarlar

Gözleri yollarda hasretle gurbete gideni arar

Derin uykularındadır çocuklar

Hastaları kızaklar taşır

Gözler bir açılır, bir kapanır

Orası Hanak’tır, Posof’tur.

Gün gelir göl buz tutar

Buzu delen kazma sesleri alın terine karışır.

Çocuklar kızaklarıyla kayar… Sert rüzgârlara inat.

Taş evler… Küçük pencereler… Etrafta tezek yığınları.

Kuş uçmaz, kervan geçmez oralarda.

Kuzey kışının acımasızlığında… Gün boyu Tezek dumanlarının eksilmediği ocak başlarındadır çocuklar, yaşlılar.

Geceleri Ay yüzünü gösterip parlasa da yıldızlar ulaşılmazdır oralarda.

Sadece yıldızlar mı?

Varın siz sorun onlara.

İnsanlar işsizdir çoğunlukla, türküler yanık.

Gecenin o beyazlığı içinde, yıldızların bile göremediği bir yerde işitilmez sesleri.

Tilkinin bakır döktüğü topraklarda kuşlarda, hayvanlarda açtır… Aynı kaderi paylaşırlar insanlarla.

Buz kesen havalarda insanlar ekmek peşindedir…  Sabahın alacakaranlığında… İşçi kahvehaneleri dolup dolup taşar.

Kimisi o gün günü kurtarmıştır, kimisi bir sonraki günde arar umutlarını,

Çamura, kara, poyraza, soğuğa aldırmadan.

Eli koynunda boynu büküktür oraların insanı…

 

4 yorum:

  1. Gözümün önünde canlandırdım çetin, zor tabiat ve yaşam koşullarını. 😢
    Hayvanlar aç, insanlar ekmek peşinde, bir de ayaz, kar, fırtına....güçlü olan hayatta kalacak, güçsüz yenilecek kaderine:( hayatın acımasızlığına. Hep diyorum bu dünyaya ne gerek vardı? Bence hiç gerek yoktu. Hiçlik olsaydı boş uzay...
    Elinize sağlık. Betimlemeler harika.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Müjde Kardeşim.
      Beğendğiniz içinteşekkür ederim.
      Sizin yazdığınız öyküler de harika gerçek diyorum.
      Evet o yörede tam 6 senem geçti Müjde kardeşim.
      Sabah okula gidene kadar kirpiklerimiz ayaz sonucu bembeyaz olurdu.
      Eve geldiğimizde sobayı yakmak için kibriti tutamazdık. O denli soğuk olurdu. Gaz ocağı vardı o yıllarda. Yemek ve çaylarımızı pişirmek için gaz ocağı kullanırdık.
      Önce gaz ocağını yakar elimizi ısıtır öyle sobayı yakardık.
      Sene
      1979-1985. Ulaşım şartları çok zordu.
      Çervre köytlerden okula gelen öğrencilerimiz vardı.
      12-15 yaş arası çocuklar.
      Düşün, kar, ayaz, soğuk, fırtına... Tilkinin bakır döktüğü topraklar.
      Çok zordu o yıllar çok...
      Kars'tan ekmek gelmediği günlerde ekmekszi kaldığımız çok günler oldu... Amsa bir gün de olsa şikayet etmedik...Ekmeksiz kaldığımız kimseye söylemezdik...
      Ama, köyde yollar kapandığı için öğretmenlerin ekmek sıkıntısı çektiğini köylüler bilişr, ekmek getirirlerdi..
      Saygının, insanlığın, yardımseverliğin her daim ön planda tutulduğu bir yöre ....
      O zor ve meşakkatli ortamda okuyan çoğu öğrencimiz bugün yurt içi ve yurt dışında çeşitli mesleklerinde çalışıyorlar...
      Öğretmen, subay, doktor, araştırma görevlisi, profesör, bankacı vs....
      Hepsi de halen arar sorarlar...
      Her daim derim. O yöre ve insanı ile öğrencilerim ile gurur duyuyorum..
      Selam ve saygılar....

      Sil
  2. Merhabalar Hüseyin Hocam.
    Çetin kış şartlarında doğunun hikayesini kaleme alırken bile elleriniz üşümüştür. Kirpikleriniz soğuktan, tipiden donmuştur. Herkes, çetin kış şartlarını doğunun insanlarına ve yöresine kader olarak keser. Oysa, doğu Anadolu gibi daha ne çetin kış şartları yaşayan hallerinden memnun ve mutlu insanları olan Batılı ülkeler vardır. İşte size Norveç ve Finlandiya... Cumhuriyetten bu yana iktidarda bulunanlar yeterince doğuya kaynak aktarsalardı, bizim doğumuzun da insanları huzurlu ve mutlu bir Finlandiya olurdu.
    Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep bey
      Kuzey ülkeleri konusundaki görüşleriniz bir gerçeği gözler önüne seriyor.
      Doğu Anadolu kırsalında yaşayan insanlarımıza da elden geldiğince yardımcı olmaya çalışmak lazım.
      Selam ve saygılar

      Sil