26 Ocak 2025 Pazar

YÜZYIL ÖNCESİ YAŞANAN BİR DURUM

İki yaşlı kadın

Cumhuriyetin ilk yılları

Biri savaşa sevdiklerini vermiş, Anadolu'nun bağrından İstanbul'a gelip geriye kalan torunları ile kiraladığı evde hayatta kalma mücadelesi vermekte.

Diğeri ömrü boyunca köşklerde saraylarda balodan baloya koşmuş, yokluk ve sıkıntı nedir bilmemiş, etrafındaki insanlara yukarıdan bakıp kendini bir şey sanan biri.

Aynı sokakta oturmaktalar.

Bir gün aynı toplantıya giderler.

Yaşlı kadın torunlarının giyecekleri yeni bir giysi alamadığı için evde bulunan eski perdelerin kumaşından elbise diktirir.

İyi niyetli bir Anadolu kadınıdır.

Toplantı salonuna gidince, salonda bulunan elit kesim (ki hemen hepsi cumhuriyet kurulmadan, düşman Anadolu'nun kadim topraklarından çıkarılmadan önce hanedanlık taraftarı olanlardır) kadını ve torunlarını adeta dışlarlar.

Diğernin etrafında adeta pervane olurlar.

Torunlar durumun farkındadır.

Lakin yaşlı kadın kendisine yönelen bakışları iyi niyetli sanıp gururlanır.

Torunları önce anneannelerinden utanırlar.

Sonra düşününce asıl utanılacak olanın anneanneleri değil, dalga geçmek için fırsat kollayan asalaklar olduğunu düşünürler.

Anneanneleri ise, insan kendisinde ne varsa, etrafında da o var sanmaktadır.

Bu olay bize, halka yukarıdan bakanların değil, halkı kucaklayan insanların önemini göstermektedir.


NOT; Ece Temelkuran'ın DEVİR adlı romanında anlatılan durum...

4 yorum:

  1. Halka tepeden bakanlar, zengin oldukları için kendilerini diğer insanlardan özellikle de yoksul insanlardan üstün sananlar aslında acınacak zavallılar Hüseyin Hocam. Şu anda da var öyleleri, yok mu? Bir de vaktiyle orta halli hatta pazar artığı toplayacak kadar yoksul olan (yoksulluk ayıp değil; insanı yoksul eden sistemin suçu) ama sonradan siyaset sayesinde, 30 yerden maaş alınca aniden, haram yollarla zengin olup halka tepeden bakmıyorlar mı?
    İnsanın gönlü zengin olsun...
    Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba müjde kardeşim,
      Maalesef yazdıkların bir kısım insan için geçerli..
      Son cümlen olması gerekeni açıklamış. "İnsanın gönlü zengin olsun".

      Sil
  2. Merhabalar Hüseyin Hocam.
    Olayı o kadar güzel ayrıntılarıyla açıklamış ve anlatmışsın ki, ne diyeceğimi şaşırdım bir an. Gönül, en yüce bir varlıktır. Yunus Emre bunu bildiği için gönlü her şeyden üstün tutmuştur. Hatta Cenab-ı Hakk'ın bile gönüllerde tecelli ettiğini ve bu nedenle gönül yıkmanın çok büyük bir günah olduğunu söyler.

    İşte zengin ve güzel insanı gönüllerinde aramak gerekir. Gönüllere bakmak gerekir. Dış görünüş, insanı her zaman aldatır. İnsanın güzelliği iyiliği, erdemi gönlündedir.
    Cumhuriyetin ilk yıllarında iki yaşlı kadın olarak ele aldığınız yazınız için kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlık ve zenginlikler dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep bey,
      Öncelikle bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
      Söylediklerine aynen katılıyorum.
      Bir insanın dış görünüşüne bakıp alay konusu yapmak, dalga geçmek, hor görmek, ötekileştirmek insani bir yaklaşım değildir. Para pul varlık, geçicidir.
      Selam ve saygılar.

      Sil