["Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine." Nazım Hikmet.]
Artıların ve
eksilerin hesabını yaparken söz dönüp dolaşıp eleştiriye ve insanın kendisiyle
hesaplaşmasına geliyor. Yaşamın yanımızda taşıdığımız tek bavul olduğunu
hatırlayıveriyoruz.
Sosyal medya
hayatımızda kapsamlı yer tutmaya başladığında; bir yandan tanımadıklarımızı
tanıyor, diğer yandan tanıdıklarımızı tanımadığımızı anlıyoruz.
Benliğimizi yeni
yaşamlara uydurma harekâtı devam ediyor.
Kalanlar, terk
edenlere ilgi duyuyor, gidenler ise kalanları anlatmaya koyuluyor.
Kibir ve bencillik
anlayışının alabildiğine yaygın olduğu gerçeğini gördüğümüzde hayata dair
anlayışımız sarsılıyor. Bu sarsıntı geleceğimizi yeniden dizayn etmemize neden
oluyor.
Eleştiriye ve
sorgulamaya teğet geçenler ne kültürün gelişmesini ne de küreselleşmenin
önemini anlamış değiller. Anlamadıklarını anlamış gibi algılayıp
anlamadıklarının da farkında değiller.
Dostlarımızla ne
zaman sohbet etsek hep kenarda durmuş, sessizce dinlemeyi ve izlemeyi seçmişiz.
Söz dönüp dolanıp bize geldiğinde incitmeden, kırmadan, dökmeden mümkün
olduğunca ve dilimiz döndüğünce düşündüklerimizi anlatmaya çalışmışız.
Kibir ve bencillik
batağında debelenenler kim olursa olsun, hangi makam ve mevkide, konumda olursa
olsun; genç ya da yaşlı fark etmez daima itici olmuşlardır.
Bir başkasının söz ve
davranışından dolayı, bir başkasını suçlayanların bu topluma olduğu kadar
çevresine de faydası olmayacaktır.
Sosyal medyada yorum
yapanların yorumları, kimin hesabında yapılırsa yapılsın, hesap sahibini
bağlamaz. Hakaret içermedikten sonra da açıklanan düşünce yorum yapana aittir.
Bu durumla sıklıkla
karşılaşır oldum son zamanlarda. Sosyal medya hesaplarımda paylaştığım
gönderiler ve düşüncelerimin altına yorum yazanların yorumlarını
beğenmeyenlerin attıkları mesajlarda ki düşüncelerini sıklıkla benimsediğimi
söyleyemem. Çünkü bir başkasının yazdığı satırlar ilgi alanıma girmez. O
yazanın düşüncesidir ve dediğim gibi hakaret içermedikçe, yasalara aykırı
olmadıkça herkesin düşüncesini açıklama özgürlüğüne sahip olduğunu düşünürüm.
Asıl izlenmesi
gereken yazılar ve görseller değil, o yazıların ve görsellerin altına yapılan
yorumlar ve açıklanan düşüncelerdir.
Hocam kibir çok kötü bir kişilik özelliği, ben de nefret ederim, böylelerinden uzak durmak en iyisi. Elinize sağlık.
YanıtlaSilSaygılar
Uzun bir ara oldu yazmayalı. Arkadaşları da, yorumlarını da özlüyor insan. Bu bağlamda size teşekkür ederim Müjde hanım kardeşim. Kibir konusunda ki "uzak durmak" tespitine katılıyorum. Aslında bu yapıdaki "bencil" karakterlerle işim olmaz. İnsanlara "insanca" muamele etmeyen; "benim dediğim doğrudur" deyip direnen; hadi diyelim direndi , diğerlerinin yaptığı eleştirel yorumlara veya aykırı düşüncelere tahammül edemeyenlere de "işine bak kardeşim" demekten başka çare yok sanırım.
SilSelam ve saygılar.
Son cümlenize çok katılıyorum hocam.
YanıtlaSilYazıların altındaki yorumlar ve düşünceleri izlediğimizde çok farklı bakış açıları ve kafa yapılarıyla karşılaşıyoruz. Selam ve sevgilerimle.
Haklısın Nurten Hanım. "Farklı bakış açısı ve kafa yapısı". İyi bir gözlemci için "insanlar ne kadar farklı düşünebiliyor benzer konuda" demesine neden oluyor. Lakin, farklılıklarında olması doğal elbette. Yetişme tarzı, okul ve aile ve hatta yaşadığı mahalle ve komşuları kişiliğinin ve düşüncelerinin farklılığına sebep olan etkenler olarak ortaya çıkıyor. Okuduğu kitaplar mesela etkili olabiliyor. Ailesi farklı kendisi farklı dünya görüşünde olan, hatta hatta babasından annesinden farklı düşünenlerin olması da doğal. Kısacası farklılık şart düşüncede. Yoksa gelişim nasıl olacak. Lakin "kibir" insanlığın ve düşüncenin dostu değildir. Kibir ve kıskançlık bir araya geldiğinde neler olacağını, olabileceğini siyasi arenada görüyoruz. Selam ve saygılarımla. Teşekkürler yorum için.
SilHele de içinde bulunduğumuz dönemin en büyük sorunlarının kaynağı değil mi, kibir? Tüm yaşadıklarımız bizlere reva görülenler kibrin, hırsın ve kıskançlığın bir sonucu değil mi? İnsanın kendini herkesten üstün görme, başkalarında hata arama, küçük görme gibi davranış bozukluğunun etkileri... İşin kötüsü bu duruma göz yumuldukça günden güne artışının önüne geçilmiyor. Emeğinize sağlık Hüseyin Hocam, selam ve saygılar.
YanıtlaSilYorumuna katılıyorum Hanife Hanım. Sorunların kaynağı "kibir-hırs-kıskançlık" üçlü sac ayağında kaynaklanıyor. Konu ile ilgili yazdığınız [Kibir-Hırs-Kıskançlık] yazınızda çok güzel özetlemişsiniz. Ben teşekkür ederim. Saygı ve selamlarımla.
SilElinize sağlık,güzel kaleme alınmış bir yazı.Öğretmen olduğunuz belli oluyor. Konunuz gereği zaten başımıza ne gelirse,hep bu kibir ve bencillik yüzünden gelir..Bugünlerde yaşadığımız üzücü gelişmelerde bu nedenledir. Tekrar elinize sağlık..Bu arada sitemede uğramanızı bekliyorum.Görüş ve yorumlarınıza ihtiyacımız olacaktır. Özelliklede YARGI konusunda..Adresim http://authorertugrul-tr.blogspot.com.tr Bu siteyi ziyaret edenleride bekliyorum. Ayrıca takipte ederseniz yerinde olur..Teşekkür ederim..
YanıtlaSilTamam Ertuğrul takip edeyim bloğunu...Yorum için teşekkürler.
Sil