Diğer yandan cadde boyunca sıralanmış
seyyar manavlar kamyonetlerine yükledikleri karpuzları "çığırtkan
sesleriyle" satmaya çalışıyorlar..
Sokaklar, caddeler seyyar satıcılarla
dolu. Hediyelik eşyanın yanı sıra her türlü malzemeyi satmaya çalışanlar
kaldırımları işgal etmiş durumda. Bu nedenle insanlar kaldırımlarda rahatça
yürümekte zorlanıyor. Afrika kökenli insanların köşe başlarında gün boyu seyyar
satıcılık yapmalarına semt sakinleri çoktan alışmış. Kısacası insanlar geçimlerini
sağlamanın derdinde.
Sabah ve akşamları iş çıkışı insan
selinden oluşan bir ordu beklenmedik bir şekilde ana arterlere yayılıyor. Her
yer hınca hınç insan dolu. Sükûnet içinde yalnız kalacağınız bir yer bulamazsınız.
Paranın geçim aracı olduğu bir dünyanın
kurbanı olanlar, ikiyüzlü modernitenin kıskacında hastalıklı bir anlayışın tanığıdırlar
artık. Zamanlarını “serseri mayınlar”
misali şehrin sokaklarını amaçsızca dolaşarak, çığırtkan sokak satıcılarının,
simit ve piyango satıcılarının hareketlendirdiği meydanlarda ve parklarda
geçiriyorlar.
Kalabalığı kendine çeken parkların etrafında,
birbirine dolanmış salkımsöğütlerin üzerine konmuş, gizemli, rengârenk kuşlar
görünüyor. Martılar, kırlangıçlar denizin ritüelini anlatıyorlar çığlıklarıyla.
İstanbul öyle kalabalık ki, evsizler parkları,
köprü altlarını; seyyar satıcılar üst geçitleri ve caddeleri ele geçirmişler. Sabahın
serinliğinde parklarda yürüyüşe çıkmak, banklarda sabahlayanların varlığı
nedeniyle engelli koşu yapmak gibi bir şey. İlerleyen saatlerde, şehrin
yolları, trafiğin yoğunluğu nedeniyle tıkanıyor.
Semt pazarlarında pazarın dağılmasına
yakın sebze meyve toplayanlar, çöpleri karıştıranlar, yardım toplayanlar
dikkati çekiyor. Varoşlarda zor durumda varlığını sürdürmeye çalışanların
yapacakları başka bir şeyde yok. Bir şekilde hayatta kalmak zorundalar. Plansız
kentleşmenin getirdiği sorunlar insanın insana saygısını yok etmiş. Ve
İstanbul'un nüfusu artmaya devam ediyor.
Ankara'dan gelmiş biri olarak çok iyi gözlem yapıp iyi özetlemişsiniz İstanbul'un durumunu hocam. Anlattıklarınızı Avrupa yakasına geçtiğimde sıkça görüyorum. Bizim buralarda da bu sorunları yaşıyoruz, ancak nispeten çok daha iyi durumdayız. İstanbul çok büyük. Burası da İstanbul, Sirkeci'den Hadımköy'e kadar da İstanbul. Çok çeşitli insan yaşıyor. İş saatlerinde trafik berbat. Metrobüsler insan almıyor. Yanlış şehircilik planlamaları ile bu hale getirildi İstanbul. Çok sevdiğim, burada doğduğum için ayrılamıyorum, yoksa artık çekilir gibi değil.
YanıtlaSilSağlam, akılcı yorumlarınız, tıpkı bloğunuzda yazdığınız yazının bir solukta okunması gibi.
YanıtlaSilİstanbul'u anlamak için İstanbul'da yaşamak lazım
lakin, İstanbul hakkında yazılanları okumak da bir fikir
edinmek için yeterli sanıyorum.
İstanbul çok katlı otopark gibi
her katın farklı araçlarla dolması gibi
her semti bir diğerinden farklı
ne Üsküdar, Bahçelievlere benzer
ne Ataköy, Bakırköy Yenibosna, Halkalı, Küçükçekmece'ye.
Ne boğazın öte yakasında bulunan Kadıköy
Beri yakasında bulunan Fatih'e
Kültür yapısı farklı olduğu gibi
eğilimleri, siyasi yapıları, düşünceleri
ve yaşamları da farklıdır.
Durum öyle bir hal almış ki
E-% karayolu ile Florya yönüne giden bir araçtan Ataköy metro istasyonundan inelim
Önce Ataköy tarafına geçelim gezelim
sonra Şirinevler, Hürriyet mahallesi, Kocasinan tarafına
Çok farklı insan profili ile karşılaşırsın
Giyiminden, yaşamına, insani ilişkilerden, sokakta kinin tavrına varana kadar farklı olduğunu görürsün.
İstanbul,
ne yazık ki şehir dokusunu çoktan kaybetmiş
o senin doğup büyüdüğün İstanbul yok şimdilerde
Ne tiyatroya giden yeterli
ne gazete okuyan
ne de kitap alan
sokakları adımlamak ise revaçta
meydanları dolduran kitlenin
günlük yaşantısını izlemek yeterli
İstanbul'un ulaşım sorunu da işin içine girmesi ile
İstanbul'da yaşamak zor.
Yorum için teşekkürler.