Apartman blokları arasında esen sert
rüzgâr denizin öyküsünü anlatır. Balıkçı tekneleri ve yosunun öyküsüdür
anlatılan. Rüzgârla birlikte dolaşır sokakları. Sonra uçar gider başka
diyarlara yeni öyküler anlatmak için.
Günün en büyülü anlarını kime sorsan
sabah ve akşamın serinliği olduğunu söyler.
Güneşin yumuşamış, yakıcı olmayan son ışıkları bir yandan eğreti
apartmanları yıkarken diğer yandan da mahalle sakinlerini sokaklara davet eder.
Günün altın ışıklarının büyüleyici
etkisini beklemeden sabahın erken saatlerinde parkları, nefes alınacak yeşil
alanları doldurur yüzleri sert, elleri nasırlı insanlar. Serinleyip
yorgunluklarını atacakları başka yerde yoktur zaten. Bir döngüdür bu, bir
devinim, değişmez.
İstanbul adeta bir yaban arısı kovanını
andırıyor. Havanın sıcak olduğu günlerde caddelere, meydanlara, cafelere, AVM’lere
insan selleri akıyor. Birbirine yaslanmış apartman aralarında kendilerine oyun
alanı olarak dar sokakları seçmiş çocuklar. Oynayacakları bir yer yok, var olan
yerlere de arabalar park etmiş. Meydana gelecek bir depremde insanların toplanacakları
geniş alanları bulmak olanaksız.
Caddeleri dolduran insanlarla
konuşmanın manası yok. İnsanlar stres içinde. Çöp toplayanlar, dilenenler,
Suriye’den gelenler her yerde.
Suriyelilerin çalışıp para
kazanacakları bir iş bulmaları zor olduğundan aç kalmamak için çareyi
dilenmekte bulmuşlar. Yaşlısı genci, erkeği kadınıyla dileniyorlar. Savaşın
mağdur ettiği bu insanların dilenmekten başka çareleri de yok. İnsan bunların
hangi birine yardım edeceğini bilemiyor. Aç kalmamak için her gün dilenmek
zorundalar.
Apartmanların dükkan amaçlı yapılmış
alt katlarında bulunan tek göz odalarda çoluk çocuk hep bir arada yaşamaya
çalışıyorlar. Savaşın öldürücü darbesinde yok olup gitmektense buna çoktan
razılar. Etrafımız bu şekilde yaşamaya çalışan Suriyelilerle dolu. Bu durum
gösteriyor ki bir toplumun huzur içinde yaşaması halkın varlığını devam
ettirebilmesi için çok önemli.
Allah kimseyi zor duruma düşürmesin.
Yerinden yurdundan etmesin. Kurulu düzenleri savaş nedeniyle alt üst olan bu
insanlar zor şartlarda hayatta kalmaya çalışıyorlar. Kısacası İstanbul’da
yaşamak kolay değil.
Son günlerde Irakta IŞİD terör örgütü
militanlarının yaptığı katliamlar düşünüldüğünde insan insanlığından utanıyor. Bu
nasıl bir insanlık anlayışı nasıl bir inanç anlayışıdır ki savunmasız siviller acımasızca
katlediliyor. Yaşanan kaos ortamını, insanların katledilmesini, yerlerinden
yurtlarından edilmesini görünce bir arada sorunsuzca yaşamanın ne denli önemli
olduğu bir kez daha anlaşılıyor.
Kardeşlik ve adalet duygusunu
kaybetmeden, kutuplaşmaya meydan vermeden bir arada sorunsuzca yaşamanın
önemini anlamamız gerekiyor.
3 milyon Suriyeli ile sorunsuzca yaşamak bence mümkün değil Hüseyin hocam. Lübnan'da iç savaşın sebebi böyle mültecilerdi. Bir daha da başları beladan çıkmadı. 3 milyon derken 6 milyon olacaklar, sonra 9 milyon......:(
YanıtlaSilŞu bir gerçektir Müjde hanım.
Silİnsanın on yıllarca sorunsuzca yaşadığı
topraklarda kendi iradesi dışında
uzaklaştırılması,
ata yurdunu terk edip
başka topraklara
diline, yaşamına yabancı olduğu
yerlere gitmesi zordur.
Suriye iç savaşının nedenleri bellidir.
Irak savaşınında
Yemen iç savaşınında
Libya.da yapılanlarda
Afganistan.ın bu duruma gelmesinin sebepleri de
bellidir.
Emperyalizmin
kapitalizmin
savaş çığırtkanlarının
savaştan nemalananların
var olduğu acımasız ortamda
sivil insanların yerinden yurdundan olması
göç esnasında
çoluğunu çocuğunu kaybetmesi
Akdeniz dramları ortada
Avrupa barınma kamplarında sığınmacıların durumu ortada
İşin insani boyutunu unutmamak lazım elbette.
Allah kimsenin kurulu düzenini bozmasın
zordur
çaresizlik nedir
çile nedir
suçsuz ve savunmasız insanlar çekiyor
Hiç kimse zorunlu olmadıkça yerinden yurdundan ayrılıp
yabancısı olduğu topraklarda açlık ve yoksulluk çekmek istemez.
İnsani boyut bağlamında olaya bakmak lazım.
Elbette Ortadoğu bataklığında yaşananların bir an evvel son bulması
yerini yurdunu terk edenlerin
geri dönmesi önemlidir.
Bu ağır koşulları, "En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır." diyen büyük Ata'mızın ilke ve devrimlerini yaşatarak aşacağımızdan hiç kuşku duymuyorum. Saygılarımla...
YanıtlaSilYorumunuza aynen katılıyorum. Facebook sayfamda kapak resmin de söylediğiniz Atatürk'ün sözü yıllardır duruyor. "En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır."
SilBu bağlamda eğitimin önemi çok büyüktür
Saygılarımla.