Demokrasinin birinci koşulu fikir ve düşünce
özgürlüğüdür. Demokrasi azınlığın haklarını koruyan rejimdir. Demokraside
eşitlik vardır. Herkes çıkıp düşüncelerini kanunlar çerçevesinde açıklamalıdır.
Düşüncesini açıkladı diye, farklı düşünüyor diye
insanları ötekileştirmek, yok saymak demokrasi ile bağdaşmaz.
Lakin gerçeklerle alakası olmayan beyanatların da
gerçeği dile getirerek çürütülmesi, insanlara anlatılması lazım.
Kurtuluş Savaşı gerçeğini anlayamayanların
verdikleri beyanatların ne denli yanlış olduğunun da anlatılması lazım.
Verdiği beyanatlarla gündeme gelen Kadir
Mısırlıoğlu bugün haber sitelerine düşen bir beyanatında Kurtuluş Savaşı ile
ilgili olarak "Beni tefe koyarlar ama keşke yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı.
Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiç biri
olmazdı." Evet aynen böyle söylemiş. 28 Mayıs tarihli videoya
alınan konuşmasında.
Kadir Mısırlıoğlu böyle düşünüyor.
Yunan galip gelseydi, Anadolu işgal edilseydi
yunan Anadolu halkına nasıl davranırdı, neler yapardı acaba bu konuda ki
düşüncesini de açıklasa da bilgilensek.
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesi, İtilaf
Devletlerine "güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi bir stratejik
bölgeyi, asker çıkararak işgal etme yetkisi" veriyordu.
Osmanlının yaptığı anlaşmanın ilgili maddesi
sonucu yunanlılar İzmir ve çevresine asker çıkardılar.
İlk Kurşun'u atan Hasan Tahsin'i Konak Meydanı'nda
şehit ettiler.
Bu daha başlangıçtı.
Ege kıyılarını işgal etikten sonra ileri harekâta
devam edip ele geçirdikleri yerlerde yaşayan silahsız ve savunmasız Anadolu
insanına yapmış oldukları zulüm ve vahşet dünya zulüm tarihine geçmiştir.
Yapılan zulüm ve katliamlara bakıldığında
Anadolu'da tek bir Türk ve Müslüman kalmayacak şekilde katliamlar yapacakları
anlaşılmaktadır.
"..ama
keşke yunan galip gelseydi" beyanatını veren
Mısırlıoğlu'na verilecek en güzel cevap arşivlerde duruyor.
"Ne
hilafet yıkılırdı, Ne şeriat yıkılırdı"
beyanatına, yunan mezalimi devam etseydi Anadolu'da acaba şeriat ve hilafet
kalacak mıydı?
İtilaf Devletleri'nin desteğini de alan yunanlılar
katliam ve tecavüzlere, akla hayale gelmeyecek korkunç işkencelere
başlamışlardı.
Soğukkanlı bir insanın tüylerini bile diken diken
eden bu işkencelerin yanı sıra işgal ettikleri yerlerde halkın mallarını yağma
ve gasp etmişler, sahiplerini de öldürmüşlerdir.
Özellikle yunanlıların İzmir'e çıkması, yerli
Rumlara cesaret vermiş, oluşturulan çetelerle bölge halkına işkence ve zulüm
yapmışlardır.
Yunanın yaptığı mezalim sonucu yerini yurdunu terk
edip güvenli olduğunu düşündükleri yerlere göç edenlerin (muhacir) durumunu
Yücel Özkaya "Milli Mücadelede Ege Çevresi" adlı kitabında şöyle
açıklıyor.
"Bir
Pazar ki, Hicran ile Dolu!
Bir lokma
ekmek derdi, yağmur ve soğuk altında buruk ve kulakları kızaran kadıncağızlar
çakıllı taşlar üzerine bağdaş oturmuşlardı. Arkalarındaki kuru otlar üzerinde
beş on nar ile birkaç avuç dağ kestanesi ile alışverişe çıkmışlar. Ve bu Köşk Nahiyesinin
üç bakkal ile bir kasap ve iki kahvehaneden mürekkep olan çarşısının pazarı
imiş.
Dul kadınlar
ekmekle kestane ve nar mübadele ediyorlardı. Issız dağların sisli zirvelerinden
toplanan kestaneler, bedbaht muhacirlere sermaye teşkil ediyor.
Bir hüzn-ü
yetimâne ile boynunu bükenler birkaç paralık ahz ü itâ için gözüme
bakıyorlardı.
Hepsini
dolaştım ve hepsinden bir şeyler satın almak istedim.
Hepsi de bu
çekilmez azaptan bıkmışlardı. 'Hani
ölüversem arkada yetimler kalacak" diyorlardı.
Birden bir fısıltı
oldu ve birden lonca tarafına çevrildiler.
Dört kişinin
omuzunda ırgalanan kapaksız bir tabuttan bir az ilerdeki câmi enkazına doğru
götürülen mevtanın ayakları sallanıyordu.
Boyunları
bükerek yüzüme bakıştılar.
Cenaze
geldikçe (geldiği sırada) uzattığım nar ücretini elleri titreyerek almaya çalışan genç kadın ' Açlıktan hep' diye göğüs
geçirdi.
'Kim imiş acaba dedim. Dudaklarını
büktü. Arkasına dönerek:
'Bu mu dedi..Sizlerden ırak bir muhacir
çocuğu.."
Bu yaşanan olaylardan bir damla sadece. Bu olaya
benzer daha binlercesi var.
"Keşke
yunan galip gelseydi" diyenler acaba bu olan bitenleri
bilmiyorlar mı?
NOT: İlgili beyanatın linki:
http://odatv.com/vid_video.php?id=8E865
Hüseyin hocam kusura bakmayın ama bu ve türevleri katıksız o............ çocuğu, fesli soytarıya Ekşi Sözlük'te çok güzel cevaplar vermişler. Hele bir tanesine bayıldım ama buraya aktarmıyorum artık yüzüm kızaracak size ayıp olacak ama hak etmiş şerefsiz, sanıyorum babası, dedesi denize döktülerimizden.
YanıtlaSilKaleminize sağlık..
Anadolu'yu İtilaf Devletleri'nden aldığı destek ile işgal etmeye başlayan, işgal ettiği yörelerde halka olmadık zulümleri yapan bir zihniyeti "keşke galip gelseydi" diye benimseyenlerin ardında gidenlerin olduğu da unutulmamalı.
SilBu zatın verdiği beyanat aklı selim insanların benimseyeceği bir beyanat değil.
Çareyi yunanda arayanların zihniyeti ile yan yana yürüyenlerin yunanın o yıllarda Ege'de yaptığı işkence ve zalimliği açıp okumasını salık vermekten başka yapacak şey yok.
Mustafa kemal!in yaptığına karşı çıkmak adına bu tür söylemlerin gündeme sokulduğu açıktır.
Eğer Yunan galip gelseydi Atila Mısırlı bu şekilde konuşabilecek miydi? Bizim orada "rahat batıyor" derler. Bazılarına gerçekten rahat batıyor. Ben bu tür beyanatta bulunanlara hiç itibar etmiyorum. Dinlemiyorum bile. Her birinin var bir kuyruk acısı da, meydanı boş buldukları için konuşuyorlar işte...
YanıtlaSilMeydanı boş buldukları için konuşuyorlar sözünüze katılıyorum.
SilBu beyanatların kimseye faydası yok.
Amaçları belli.
Kaldı ki Mısırlıoğlu'nun yazdığı kitaplar incelendiğinde onların da kıymet-i harbiyesinin olmadığı görülecektir.
İddiasız olanların yaşamlarında iddia sahibi olmak için çabaları beyhudedir.
Üslupları etkilenilecek bir üslup değildir.
Oturduğu yerde uyuklayanların aniden gözlerini açtıklarında acaba ne söyleyeyim de gündeme geleyim havasının da kabul görür bir yönü olmadığı açıktır.
Bu tür söylemlerin araştırmacılıkla da ilgisi yoktur.
Tarihi gerçekler arşivlerdedir.
Araştırma yapılsa bu söylemin anlamının olmadığı da görülecektir.