18 Mart öncesi, itilaf devletlerinin boğaz
çevresine yığdığı kuvvetlerin topçu atışlarındaki amacı, Türk tabyalarını imha
etmek, tabyaların imhası sonrasında boğazdaki mayınları temizlemek, Türk
savunmasını manevi yönden çökertmekti.
25 Şubat 1915 günü sabah saatlerinde, başlayan
yoğun top atışı sonucu, Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları toprağa gömüldü. Düşman
bombardımanı Kirte'ye kadar bataryalarımızı enkaz haline getirdi.
Ertesi gün ve daha ertesi gün müttefik devletlerin
mayın tarama gemileri boğaza girmiş, lakin istediklerini yapamadan Soğandere
seyyar bataryası tarafından bir kısmı batırılmış kalanlarda geldikleri yere
geri dönmüşlerdi.
Sonraki günlerde, Nusrat mayın gemisi eldeki son
mayınların Boğaz'a dökülmesini tamamlamıştı.
İngiliz donanmasının Boğaz'daki Türk tabyalarını
bombalaması itilaf devletlerinin Boğaz'ı rahat geçecekleri savını güçlendirdi.
Rusya'da harekete geçmişti. Yunanlılar boş durur mu, onlarında 3 tümenle savaşa
katılma isteği, Yunanistan'ın İstanbul'a girmesini istemeyen Rusya tarafından
istenmedi. 4 Mart tarihli nota ile de,
Rusya, İngiltere'den boğazları istedi.
Boğazları geçmeden İstanbul ve çevresini
aralarında pay etmeye başlamışlardı.
O sıralarda Çanakkale'ye yeni gelmiş olan Yarbay
Mustafa kemal, sevk ve idaresi ile muharebelere ağırlığını koymaya başlamıştı.
...
Anadolu'dan gelen Mehmetçikler ve İstanbullu yedek
subayların karşısında İngiliz kömür işçileri, İskoçyalılar , Avustralyalı koyun
çobanları, Kuzey Afrikalı çöl bedevileri ,Senegalliler ve Hintliler vardı. Her
iki taraf karşı karşıya gelmeden önce, müttefik devletlerinin Çanakkale'yi denizden
geçme umutlarının tükenmesi gerekiyordu.
Ve bu 18 Mart günü gerçekleşti.
Bir yandan Türk topçusunun yaptığı atışlar sonrası
İngiliz mayın tarama gemilerinin faaliyet gösterememesi, diğer yandan Nusrat mayın
gemisinin döktüğü mayınlar, müttefik devletlerin gemilerine ağır kayıplar
verdirdi.
Balkan savaşları ile sarsılan Osmanlı Devleti'ne,
Çanakkale'yi geçerek son darbeyi indirme amacında olan müttefiklerin iradesi
kırıldı.
Donanmasının büyük bir bölümünün Boğaz'ın serin
sularına gömülmesi sonrası, müttefik devletler, karadan saldırıyı denemiş, bir
çok yerde daha karaya ayak basamadan toprağa düşmüşlerdi.
İngilizler 18 Mart'tan sonra pes edip geri
çekilmemiş, Gelibolu Yarımadası'nı ele geçirip planlarını Gerçekleştirme ısrarını
sürdürmüşlerdir. Lakin, istediklerini bir türlü elde etme olanağı bulamamış,
Her hücumları Mehmetçiğin göğsünde eriyip yok olmuşlardır.
Çarpışmalar devam ederken, her iki taraf için de
büyük çaplı kayıp Anzak çıkarması sırasında yaşanmıştır. Mehmetçik,
Gelibolu Yarımadası ve Çanakkale'de yaptığı amansız savunma ile kendisinden sayı ve
mühimmatça fazla olan salıdır güçlerini darmadağın etmiştir.
Türkler Çanakkale'de bir ölüm kalım savaşı
verdiklerinin bilinci ve tevekkülü ile savaştılar. Conk Bayırı'nda 57. Alay'ın
askerleri birkaç dakika sonra öleceklerini bildikleri halde hiç tereddüt
etmeden ölen arkadaşlarının yerine geçmişlerdi. Bu alay Mustafa Kemal'in
komutasındaydı.
Çanakkale muharebelerinde sayısız kahramanlık
öyküsü yazılmakta, rütbeli veya rütbesiz askerler var güçleri ile düşmana karşı
göğüslerini siper etmekteydiler.
Bunlardan bir tanesi, Seddülbahir bölgesinde bulunan 26. Alay'dan Yahya çavuş'tu. 25 Nisan
1915 günü sabahın erken saatlerinde düşman çıkarması başlar. Çatışma esnasında
10. bölük komutanı Yüzbaşı Hüseyin Bey'in ağır yaralanıp savaş dışı kalması
sonrasında Yahya Çavuş komutayı ele alır. Yahya Çavuş, İngilizlerin bir dizi
çok kuvvetli hücumunu püskürttükten sonra bir süngü hücumu ile kuşatma
girişimlerini önlemiş, durumu kontrol altına aldıktan sonra geri kalan
askerlerini toplayarak çekilmeyi başarmıştır.
Ertuğrul Koyu çıkarmasının 2. gününde Yahya Çavuş
bacağından yaralanır. Ancak, geri çekilmeyi başarır. O gün, Yahya Çavuş'la
birlikte bölükten sadece 67 Mehmetçik geriye dönmüştür. Ezineli olan Yahya Çavuş tedavisinin tamamlanması
sonrasında cepheye geri döner. 4 Haziran 1915'te yapılan 3.Kirte
muharebelerinde bir süngü taarruzu esnasında ağır bir yara alır ve hastaneye
kaldırılır. Ancak, 5 Haziran 1915'te Eceabat'ta hastanede hayata gözlerini
yumarak şehit olur.
...
İngiliz ve Anzak askerleri, dolayısıyla müttefik
kuvvetleri, Çanakkale'ye Türklerden çok farklı bir havada gelmişlerdir. Türkler
vatanlarını savunmak için oradadırlar. Onlar ise, ülkelerinden binlerce
kilometre uzakta olan bir ülkeyi ele geçirme amacıyla oradadırlar.
Çanakkale'ye gelirken Mısır'da izin günlerinde
piramitlere tırmanmışlar,Nil kıyısında sarhoş olmuşlardır. Onlara göre
Çanakkale'yi geçmek için çok fazla bir çaba sarf etmek gerekmiyordu. Nasılsa
karşılarında Balkan Savaş'ları ve iç
siyasal çalkantılarla zayıflamış, "hasta adam" diye
nitelendirdikleri bir devlet vardı.
...
Türk tarafında ise 57 bin ölü, 97 bin yaralı, 11
bin kayıp(hemen hepsi ölmüştü) ve kalanı hasta olmak üzere 250 bine yakın
zayiat vardı.
Bu Balkan Savaşları'nda yeni çıkmış Türkler için
büyük bir zaferdi. Mağrur İngilizler için ise büyük bir yenilgi.
Türk ordusu güvenini yeniden kazandı.
Buradan çıkan subaylar Kurtuluş Savaşı'nı başarıya
götüren kadroyu oluşturdu.
Rusya'da ise ihtilal sonrası Çarlık yıkılmıştır.
...
Mustafa kemal tarih sahnesine çıkmıştır.
Seyit onbaşı 240 okkalık koca gülle ile koca
gemiyi sulara gömmüştür.
Mermiler havada çarpışmış, Türk kahramanlığını tüm
dünya bir kez daha görmüştür.
Günümüzde Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası'nda
muharebelerin yapıldığı yerleri, anıt ve şehitlikleri, orada yaşanan dramı ve
kahramanlık ruhunu içine çekmek için her yaşta insan ziyaret etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder