15 Kasım 2019 Cuma

ÇANAKKALE CEPHESİ VE GELİBOLU-3


18 Mart öncesi, itilaf devletlerinin boğaz çevresine yığdığı kuvvetlerin topçu atışlarındaki amacı, Türk tabyalarını imha etmek, tabyaların imhası sonrasında boğazdaki mayınları temizlemek, Türk savunmasını manevi yönden çökertmekti.
25 Şubat 1915 günü sabah saatlerinde, başlayan yoğun top atışı sonucu, Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları toprağa gömüldü. Düşman bombardımanı Kirte'ye kadar bataryalarımızı enkaz haline getirdi.
Ertesi gün ve daha ertesi gün müttefik devletlerin mayın tarama gemileri boğaza girmiş, lakin istediklerini yapamadan Soğandere seyyar bataryası tarafından bir kısmı batırılmış kalanlarda geldikleri yere geri dönmüşlerdi.
Sonraki günlerde, Nusrat mayın gemisi eldeki son mayınların Boğaz'a dökülmesini tamamlamıştı.

İngiliz donanmasının Boğaz'daki Türk tabyalarını bombalaması itilaf devletlerinin Boğaz'ı rahat geçecekleri savını güçlendirdi. Rusya'da harekete geçmişti. Yunanlılar boş durur mu, onlarında 3 tümenle savaşa katılma isteği, Yunanistan'ın İstanbul'a girmesini istemeyen Rusya tarafından istenmedi.  4 Mart tarihli nota ile de, Rusya, İngiltere'den boğazları istedi.
Boğazları geçmeden İstanbul ve çevresini aralarında pay etmeye başlamışlardı.
O sıralarda Çanakkale'ye yeni gelmiş olan Yarbay Mustafa kemal, sevk ve idaresi ile muharebelere ağırlığını koymaya başlamıştı.
...
Anadolu'dan gelen Mehmetçikler ve İstanbullu yedek subayların karşısında İngiliz kömür işçileri, İskoçyalılar , Avustralyalı koyun çobanları, Kuzey Afrikalı çöl bedevileri ,Senegalliler ve Hintliler vardı. Her iki taraf karşı karşıya gelmeden önce, müttefik devletlerinin Çanakkale'yi denizden geçme umutlarının tükenmesi gerekiyordu.
Ve bu 18 Mart günü gerçekleşti.

Bir yandan Türk topçusunun yaptığı atışlar sonrası İngiliz mayın tarama gemilerinin faaliyet gösterememesi, diğer yandan Nusrat mayın gemisinin döktüğü mayınlar, müttefik devletlerin gemilerine ağır kayıplar verdirdi.
Balkan savaşları ile sarsılan Osmanlı Devleti'ne, Çanakkale'yi geçerek son darbeyi indirme amacında olan müttefiklerin iradesi kırıldı.
Donanmasının büyük bir bölümünün Boğaz'ın serin sularına gömülmesi sonrası, müttefik devletler, karadan saldırıyı denemiş, bir çok yerde daha karaya ayak basamadan toprağa düşmüşlerdi.
İngilizler 18 Mart'tan sonra pes edip geri çekilmemiş, Gelibolu Yarımadası'nı ele geçirip planlarını Gerçekleştirme ısrarını sürdürmüşlerdir. Lakin, istediklerini bir türlü elde etme olanağı bulamamış, Her hücumları Mehmetçiğin göğsünde eriyip yok olmuşlardır.
Çarpışmalar devam ederken, her iki taraf için de büyük çaplı kayıp Anzak çıkarması sırasında yaşanmıştır. Mehmetçik, Gelibolu  Yarımadası ve Çanakkale'de yaptığı  amansız savunma ile kendisinden sayı ve mühimmatça fazla olan salıdır güçlerini darmadağın etmiştir.
Türkler Çanakkale'de bir ölüm kalım savaşı verdiklerinin bilinci ve tevekkülü ile savaştılar. Conk Bayırı'nda 57. Alay'ın askerleri birkaç dakika sonra öleceklerini bildikleri halde hiç tereddüt etmeden ölen arkadaşlarının yerine geçmişlerdi. Bu alay Mustafa Kemal'in komutasındaydı.
Çanakkale muharebelerinde sayısız kahramanlık öyküsü yazılmakta, rütbeli veya rütbesiz askerler var güçleri ile düşmana karşı göğüslerini siper etmekteydiler.
Bunlardan bir tanesi, Seddülbahir bölgesinde  bulunan 26. Alay'dan Yahya çavuş'tu. 25 Nisan 1915 günü sabahın erken saatlerinde düşman çıkarması başlar. Çatışma esnasında 10. bölük komutanı Yüzbaşı Hüseyin Bey'in ağır yaralanıp savaş dışı kalması sonrasında Yahya Çavuş komutayı ele alır. Yahya Çavuş, İngilizlerin bir dizi çok kuvvetli hücumunu püskürttükten sonra bir süngü hücumu ile kuşatma girişimlerini önlemiş, durumu kontrol altına aldıktan sonra geri kalan askerlerini toplayarak çekilmeyi başarmıştır.
Ertuğrul Koyu çıkarmasının 2. gününde Yahya Çavuş bacağından yaralanır. Ancak, geri çekilmeyi başarır. O gün, Yahya Çavuş'la birlikte bölükten sadece 67 Mehmetçik geriye dönmüştür. Ezineli olan Yahya Çavuş tedavisinin tamamlanması sonrasında cepheye geri döner. 4 Haziran 1915'te yapılan 3.Kirte muharebelerinde bir süngü taarruzu esnasında ağır bir yara alır ve hastaneye kaldırılır. Ancak, 5 Haziran 1915'te Eceabat'ta hastanede hayata gözlerini yumarak şehit olur.

...
İngiliz ve Anzak askerleri, dolayısıyla müttefik kuvvetleri, Çanakkale'ye Türklerden çok farklı bir havada gelmişlerdir. Türkler vatanlarını savunmak için oradadırlar. Onlar ise, ülkelerinden binlerce kilometre uzakta olan bir ülkeyi ele geçirme amacıyla oradadırlar.
Çanakkale'ye gelirken Mısır'da izin günlerinde piramitlere tırmanmışlar,Nil kıyısında sarhoş olmuşlardır. Onlara göre Çanakkale'yi geçmek için çok fazla bir çaba sarf etmek gerekmiyordu. Nasılsa karşılarında Balkan Savaş'ları ve iç  siyasal çalkantılarla zayıflamış, "hasta adam" diye nitelendirdikleri bir devlet vardı.

...
Çanakkale muharebelerinde her iki tarafta ağır kayıplar verdi. Müttefik kayıplarının toplamı 50 bin ölü, 90 bin yaralı ve kalanı hasta olmak üzere 250 bini bulmuştu. Çanakkale'ye gelen 489 bin müttefik askerinin yarısı yok olmuştur.
Türk tarafında ise 57 bin ölü, 97 bin yaralı, 11 bin kayıp(hemen hepsi ölmüştü) ve kalanı hasta olmak üzere 250 bine yakın zayiat vardı.
Bu Balkan Savaşları'nda yeni çıkmış Türkler için büyük bir zaferdi. Mağrur İngilizler için ise büyük bir yenilgi.
Türk ordusu güvenini yeniden kazandı.
Buradan çıkan subaylar Kurtuluş Savaşı'nı başarıya götüren kadroyu oluşturdu.
Rusya'da ise ihtilal sonrası Çarlık yıkılmıştır.
...
Mustafa kemal tarih sahnesine çıkmıştır.
Seyit onbaşı 240 okkalık koca gülle ile koca gemiyi  sulara gömmüştür.
Mermiler havada çarpışmış, Türk kahramanlığını tüm dünya bir kez daha görmüştür.
Günümüzde Çanakkale ve Gelibolu Yarımadası'nda muharebelerin yapıldığı yerleri, anıt ve şehitlikleri, orada yaşanan dramı ve kahramanlık ruhunu içine çekmek için her yaşta insan ziyaret etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder