Gözlerimi açtığımda gün ışımıştı. Perdeleri açtım.
Dışarısının gürültüsü bir anda evin içine doldu. Ayazın etkili olmaya başladığı
şu günlerde, sabahın erken saatinde işe gitmenin telaşıyla yola çıkanların ve araçların
doldurduğu caddeye bir göz attım. Gökyüzünde kırlangıçlar, martılar bir o yana
bir bu yana, göklerin efendisi bizleriz dercesine kanat çırpıyordu.
Çoktandır uyumak istesem de uykum kaçıyor. Yaşanan
olayların "bu kadarı da olmaz"
dedirten durumu her insan gibi beni de rahatsız ediyor.
Yeryüzünün farklı coğrafyalarında yaşanan
kırılmalar, savrulmalar, ölümler, ötekileştirmeler hep insan odaklı.
Oysaki insan, davranışıyla, sözüyle, bakış
açısıyla, çevreye, doğaya ve diğer insanlara yaklaşımıyla değerlenir. Bence
insan, hem başkalarıyla hem de kendisiyle uyum içinde olmalı. Başkalarıyla ve
kendisiyle olan kavgasını bırakmalı.
Düşünce ve mantığın kabul ettiği kurallara göre
hareket etmeli. İnsan hakları kavramını ve adalet anlayışını kavramalı. Bulunduğu
çevrede rahat bir yaşamın varlığı buna bağlıdır. Unutulmamalıdır ki, kimse
kimseden üstün değildir. Birinin sahip olduğu haklara diğerleri de sahiptir. Dolayısıyla
herkes vicdanının kabul ettiği şekilde davranmalıdır. Çünkü, vicdan kim
olduğundur. Yaşanan olumsuzluklara karşı duyarsız kalıp kalmamak da bir vicdan
meselesidir. Her daim, davranışlarımızda kendimizi yansıtırız. Hiç bir şeyi
gizlemek olanaklı değildir. Ne yapılırsa yapılsın insan davranışları
yaptıklarını eninde sonunda ele verir. Hani derler ya "vicdanlı davran" diye. Vicdan varsa varsın, yoksa
yoksun. Bireyin topluma katılmasının görülmez ana yoludur vicdan. Dolayısıyla
vicdan varsa insan vardır.
Yaşadığımız çevreyi, çevrede yaşayan insan
profilini içselleştirmeliyiz. Pişmanlığını duyacağımız hiç bir şeyi bilerek ve
isteyerek yapmamalıyız. Her türlü yalandan, kaygıdan uzak durmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder