14 Kasım 2019 Perşembe

ÇANAKKALE CEPHESİ VE GELİBOLU-2


1914 yılı. I.Dünya Savaşı başlamış, devletler gırtlak gırtlağa kapışmışlardı. Birbirlerini linç etme, bozuk para gibi cephedeki askerleri harcama gayretleri son hızla devam etmekteydi. Tarihin sayfalarında var olan binlerce kanlı savaştan ders almayan güçler yeni ve sonu gelmez bir maceranın kapısını aralamıştı.
3 Kasım 1914'te Çanakkale'ye ilk bombardıman yapıldı. Bu Çanakkale muharebelerinin yaklaştığının ilk işaretiydi.
Büyük bir kapışma için karşılıklı askeri önlemler alınırken, Türk ordusunun yarısını oluşturan 21 tümen Trakya ve Boğazlarda toplanmaktaydı.

İstanbul'u susturarak Süveyş Kanalı ve Hindistan yolu üzerindeki Türk varlığını tamamen ortadan kaldırmak isteyen İngiltere ve müttefikleri, Çanakkale Savaşları'na katılmak için değişik etnik ve dinsel kökenden askerleri Mısır'da toplamaya başladı.
İngiliz ordusunda kimler yoktu ki.
İngilizler, İskoçlar, İrlandalılar, yabancı lejyonerler, Hindistan'dan gelenler, Yahudi ve Rumlardan oluşan amele taburları, Kuzey Afrika ve Cezayirli piyadeler, Nepalliler, Yeni Zelanda ve Avustralyalılar (Anzak askerleri).
İngiltere, gelen istihbarat raporlarına göre artık Osmanlı Devleti'nin tükendiğini, onlarca yıldır durmadan sürdürülen bölme, parçalama, zayıflatma hamlelerinin sonuç verdiğini, son bir darbeyi vurmanın zamanı geldiğini düşünmekteydi.

Yıl 1912. Balkanlar siyasi çalkantılarla kaynar bir kazan gibi fokur fokur kaynıyordu. Osmanlı orduları, cephelerde, tarihin en ağır ve en acı yenilgilerine, hezimete  uğruyordu.
Açlık, susuzluk, hastalık kırıp geçiriyordu insanları.
Balkanlardaki ecdat toprakları kaybedilmiş, asırlardır Rumeli'de yaşayan binlerce Müslüman nüfus katliama maruz kalmış, pek çoğu hunharca katledilmiş, büyük bir kısmı tüm malını mülkünü geride bırakarak Anadolu'ya sığınmıştı. Yollarda ölüm kol geziyordu.
Bu durumda, İngilizlere göre, içinde dirlik ve düzenin bozulduğu, siyasal çekişmelerle boğuşan bir devletin, dünyanın en güçlü donanması olan İngiliz donanmasına ve İngiltere-Fransa ittifakının sahip olduğu muazzam bir kuvvete direnmesi düşünülemezdi.

...
Çanakkale'nin ilk raundu Şubat 1915'te başladı. İngiliz donanması kıyı tabyalarını yok etmek için 18 Mart'a kadar durmadan bombardıman yaptı. Seddülbahir'deki topları yok etmek için uğraştı.
Ölüm bu topraklara dönmüştü. Günlerce süren bombardıman ve çatışmalarda binlerce asker toprağa düşmüştü.
Muharebe alanlarının hakimiyeti topçunun elindeydi, yüzbinlerce asker son anlarında sadece  yaklaşan top mermisinin çıkardığı sesi duymuştu.
Asırlardır "Düvel-i Muazzama" ya karşı mücadele eden Mehmetçik, savaşın başlamasıyla, son bir gayretle silahına davranmış, geride bıraktığı büyüklerinin elini öpüp helallik almış, çocuklarını, yavuklusunu, baba ocağına emanet edip yollara düşmüş, Çanakkale'ye gelmişti. Gün vatanı savunma günüydü. Gün geride bıraktıklarını kurtarma günüydü.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder