1914 yılı. I.Dünya Savaşı başlamış, devletler
gırtlak gırtlağa kapışmışlardı. Birbirlerini linç etme, bozuk para gibi
cephedeki askerleri harcama gayretleri son hızla devam etmekteydi. Tarihin
sayfalarında var olan binlerce kanlı savaştan ders almayan güçler yeni ve sonu
gelmez bir maceranın kapısını aralamıştı.
3 Kasım 1914'te Çanakkale'ye ilk bombardıman
yapıldı. Bu Çanakkale muharebelerinin yaklaştığının ilk işaretiydi.
Büyük bir kapışma için karşılıklı askeri önlemler
alınırken, Türk ordusunun yarısını oluşturan 21 tümen Trakya ve Boğazlarda
toplanmaktaydı.
İstanbul'u susturarak Süveyş Kanalı ve Hindistan
yolu üzerindeki Türk varlığını tamamen ortadan kaldırmak isteyen İngiltere ve
müttefikleri, Çanakkale Savaşları'na katılmak için değişik etnik ve dinsel
kökenden askerleri Mısır'da toplamaya başladı.
İngiliz ordusunda kimler yoktu ki.
İngilizler, İskoçlar, İrlandalılar, yabancı
lejyonerler, Hindistan'dan gelenler, Yahudi ve Rumlardan oluşan amele
taburları, Kuzey Afrika ve Cezayirli piyadeler, Nepalliler, Yeni Zelanda ve
Avustralyalılar (Anzak askerleri).
İngiltere, gelen istihbarat raporlarına göre artık
Osmanlı Devleti'nin tükendiğini, onlarca yıldır durmadan sürdürülen bölme,
parçalama, zayıflatma hamlelerinin sonuç verdiğini, son bir darbeyi vurmanın
zamanı geldiğini düşünmekteydi.
Yıl 1912. Balkanlar siyasi çalkantılarla kaynar
bir kazan gibi fokur fokur kaynıyordu. Osmanlı orduları, cephelerde, tarihin en
ağır ve en acı yenilgilerine, hezimete uğruyordu.
Açlık, susuzluk, hastalık kırıp geçiriyordu
insanları.
Balkanlardaki ecdat toprakları kaybedilmiş,
asırlardır Rumeli'de yaşayan binlerce Müslüman nüfus katliama maruz kalmış, pek
çoğu hunharca katledilmiş, büyük bir kısmı tüm malını mülkünü geride bırakarak
Anadolu'ya sığınmıştı. Yollarda ölüm kol geziyordu.
Bu durumda, İngilizlere göre, içinde dirlik ve
düzenin bozulduğu, siyasal çekişmelerle boğuşan bir devletin, dünyanın en güçlü
donanması olan İngiliz donanmasına ve İngiltere-Fransa ittifakının sahip olduğu
muazzam bir kuvvete direnmesi düşünülemezdi.
...
Çanakkale'nin ilk raundu Şubat 1915'te başladı.
İngiliz donanması kıyı tabyalarını yok etmek için 18 Mart'a kadar durmadan
bombardıman yaptı. Seddülbahir'deki topları yok etmek için uğraştı.
Ölüm bu topraklara dönmüştü. Günlerce süren
bombardıman ve çatışmalarda binlerce asker toprağa düşmüştü.
Muharebe alanlarının hakimiyeti topçunun elindeydi,
yüzbinlerce asker son anlarında sadece
yaklaşan top mermisinin çıkardığı sesi duymuştu.
Asırlardır "Düvel-i Muazzama" ya
karşı mücadele eden Mehmetçik, savaşın başlamasıyla, son bir gayretle silahına
davranmış, geride bıraktığı büyüklerinin elini öpüp helallik almış,
çocuklarını, yavuklusunu, baba ocağına emanet edip yollara düşmüş, Çanakkale'ye
gelmişti. Gün vatanı savunma günüydü. Gün geride bıraktıklarını kurtarma
günüydü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder