İşlerini
akıllarıyla yürütemeyenlerin tek çıkar yolu, ölçüsüz ve orantısız yürümeye
çalışmaktır.
Sevgi
ve saygıdan uzak bir çizgide vücut bulmaktır.
***
Yaşam
yelpazesinin rüzgârında yer alan çaresiz o kadar çok insan var ki.
***
O gün yine güzel bir yaz günüydü. Etrafta çöl rüzgârıyla savrulan ince kum
taneciklerinin oluşturduğu küçük kum öbeklerinde sessizce küçük elleriyle
şekiller çiziyor, oyun oynuyordu.
Sonra bir ara yaşlı bir
amcanın evlerinin önünde arabasından
indiğini gördü.
Umursamadı.
Oyununa devam etti.
Gökyüzünde kavurucu çöl
sıcağını serinletecek tek bir bulut gözükmüyordu.
Bir süre daha dışarıda
oyununa devam etti.
Ta ki babasının "kızım
içeriye gel" sesini duyana kadar.
Kum öbeği üzerine çizdiği
şekillere son bir bakış atarak sessizce yerinden kalkıp eve girdi. Babasının
yanında o aksakallı adam vardı. Annesini aradı gözleri. Bulamadı. Sessizce
babasının yanına gidip misafirin elini öptü. Kenara çekildi.
Babası, "bak
kızım" dedi gözlerinin içine bakarak. "Seni bu adamla
evlendireceğim. Artık onunla yaşayacaksın!"
Küçük
kız babasının bu sözleri üzerine korkuyla bir adım geriye çekildi. Ağzından tek
bir ses çıkmadı. Gözleri anasını aradı tekrardan. Fakat nafile. Hayır deyip
diretmesine destek olacak kimse yoktu.
Küçük
kız çaresizdi.
Gözlerine
dolan iki damla yaşla babasına baktı sessizce.
Geri
çekilip yan odaya geçti. Artık gözlerinde şiddetli yağmur damlaları gibi yaşlar
boşanıyordu.
Yer
Suudi Arabistan'da küçük bir kasabaydı.
Bir
kız çocuğu, babası tarafından binlerce dolar karşılığı yaşlı bir adamla evlendiriliyordu.
Dolarların
insan yaşamını galebe çaldığı, yoksulluğun, çaresizliğin ve korkunun kirli ve
dramatik bir tiyatral oyuna dönüştüğü bir kabullenişti bu.
Kadını
satılacak bir meta olarak gören bir zihniyet.
Ve
benzeri onlarca olay.
Hainliğin
ve kalleşliğin egemen olduğu bir dünyada “babanın evlada ihaneti”.
Alacağı
birkaç kuruş için bir canı, bir geleceği karartma bağnazlığı…
Sessizce
olan bitene razı olma iç güdüsü…
Havada
dram saklayan kum taneleri…
Baharda
henüz ağacın dallarında filizlenmeye başlayan yaprakların koparılışı gibi
hoyratça girişimler…
Yaşam
nedir, gelecek nedir bilmeyen çocuklar…
Geri
kalmışlığın prangalarının insan bedeni ile bütünleşmesi…
Yaşamın
kıyısında ölümle sonlanan ya da çaresizlik ve yoksullukla zar zor devam eden
yaşamlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder