24 Mayıs 2017 Çarşamba

AH...

Gözlerinden yansıyan hüzünlü bakış, gelecek konusundaki umutsuzluk, çaresizlik ve kararsızlık karşısında ne diyebilirdim ki. Ne onun ailesinden destek olabilirdi ne de benim ailemde bir atılım. Hiçbir şey istenildiği gibi olmuyordu. Bir yandan yoksul bir aile, diğer yandan baskıcı bir baba ve çocukları. Bir yandan küflenmiş fikirler, diğer yandan geleceğe dair umut dolu bakışlar. Yaşamın gizem dolu labirentleri içinde bocalayan bir çift yürek.
Direnç ve mücadelenin kırıldığı, umudun umutsuzluğa, suskunluğun sevimsizliğe büründüğü günler bir biri peşi sıra geçip gitti.
Eskisi gibi bahçenin uzak köşesinde her zaman göz göze gelip konuştuğumuz yere gelmez olmuştu.
Bir genç kızın en büyük sırdaşı annesidir derler ya. Kim bilir belki de duygularını annesine söylemiş çare nedir diye sormuştur. Yaşadığı evde sevincini de hüznünü de paylaşacağı başka kim olabilirdi ki anneden gayrı.
Annesi olan biteni babasına mı söylemişti. O da babası tarafından ağır bir cezaya mı çarptırılmıştı.
Sormadım.
Anlatmak istemediğine göre sormam da gereksizdi.
Sessizdim artık bende. Tek bir ses, tek bir nefes bile etmek, almak istemiyordum onsuz. İçinde kopan fırtınaların neler olduğunu hissedebiliyordum. Yanımdayken delice çarpan o yüreğin suskunlaşmasının bir sebebi olmalıydı.
Bir toz bulutu vardı dışarıda, rüzgarla göğe çıkan toz toprak, güneşe hasretim şu anda...
Ah ...
Artık bahçenin o köşesinde yalnızdım.
O uzak köşede sırtımı duvara vermiş düşünüyordum. Kuşku ve tedirginlik içinde kıvranıp avuçlarımı kan ter içinde kalırcasına sıkıyor sıkıyordum.
Gözlerimin etrafı morarmıştı.
Ve o morartı hiç bir zaman kaybolmadı.
Beklenmedik bir yağmurun ılık ama serinletici damlalarına nasıl söz anlatılamazsa bende  yüreğime söz anlatamıyordum. Gülümseyen gözlerle bana uzanacak o ince narin parmakları hayal ediyordum. Eskiden teneffüslerde geleceğe dair nasıl dertleşirdik, yine öylesi bir rahatlıkla  dertleşelim unuttun mu... Birbirimize anlatacağımız çok şey var oysa ki demek istiyordum.
Lakin, saçlarını delice bir yel dağıtırken içimdeki acıdan habersizdin. Belki de o acıyı hissetmek istemiyor, nasıl bir hüzün ve ızdırap içinde olduğumu hesap edemiyordun. Anlayamadığım şey ise olan bitenleri anlatmaman, anlatmadan uzak köşelere kaçıp saklanman.

Bu halinle damarıma olanca gücünle basıp acıttığının farkında bile değilsin. Farkında değilsin içten içe yüreğimi yakan gözyaşlarının.

4 yorum:

  1. Suskunluk, umudun umutsuzluğa dönüşmesi, belirsizlik her zaman yıpratıcı, üzücü.
    Umarız bir kitabın temeli hazırlanıyor Hüseyin Hocam. Ne güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru dersin hocam. belirsizlik her daim yıpratıcı olduğu kadar kalıcı sonuçlarda doğuruyor ne yazık ki.
      Yorumunuz için teşekkür eder saygılar sunarım.

      Sil
  2. Merhabalar.
    Gelecek konusunda umutlarını yitirmiş, çaresiz ve kararsız kalmış insanlarımızın umudu olmak, çaresizliklerini gidermek ve onları artık güzel sonuçlara ulaştıracak kararlar almalarında onlara köstek değil destek olmak gerekiyor. Yeryüzündeki en değerli varlık önce insandır. İnsanların umutlarına, beklentilerine, hayallerine ve sevdalarına saygı duyalım. Göz açıp kapayıncaya kadar geçecek üç günlük ömrün heba olmasına seyirci kalmayalım.

    Kaleme alıp bizlerle paylaştığınız bu giriş, Makbule Abalı'nın dediği gibi bir kitabın temeli midir?
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey,
      Bu güzel yorum için teşekkür ederim.
      Hayırlısı bakalım.. henüz bir şey yok.
      Deneme türünde bir kaç yazıdan bir tanesi bu...
      Selam ve saygılar.

      Sil