3 Temmuz 2019 Çarşamba

TOKAT


Yıllar sonra sosyal medyada aldığım bir mesaj beni yıllar öncesine götürdü.
Şimdilerde üniversiteyi bitirip mesleğini yapmakta olan bir öğrencim mesajında aynen şunları yazmıştı, "hocam, bana suçsuz yere neden tokat attınız?"
Kendisini, bulunduğu kasabayı ve babasını tanıyordum.
Hafızamı yokladım, yıllar öncesine gittim.
Neden tokat atmış olabilirdim ki?
Hafızam bir türlü söylediklerini teyit etmedi.
Verdiğim cevapta, kısaca  "söylediğiniz durum yıllarca sizin zihninizde yer etmiş. Nedenini hatırlayamadım. Lakin, eğer öyleyse mutlaka bir nedeni vardır. Yine de sizden özür dilerim. Kendinize dert etmeyin. Ben öğretmenlik hayatım boyunca hiç bir öğrencime bu tür haksız yaklaşımda bulunmadım. Bütün öğrencilerim beni sever sayar. Bende öğrencilerimi sever sayarım."
İkna olup olmadığını bilmiyorum.
...
Öğretmen okulunu bitirmiş, göreve başlamıştım.
O yıllarda ücra yerlerde görev yapan öğretmenler büyük çile ve sıkıntı çekiyorlardı.
Görev yerine gitmek, kalacak bir göz ev bulmak, günlük ekmek ihtiyacını karşılamak başlı başına bir sorundu.
Bu bağlamda görev yaptığım okulda ki diğer öğretmenler gibi bende büyük sıkıntılar yaşadım.
Gün oldu aç karnına bir sonraki günü getirdim.
Aç yatıp aç kalktım.
Lakin, bundan şikayetçi olmadım.
Çektiğim sıkıntılarla ilgili kimseye tek söz etmedim.
Zihnimdeki sıkıntıları dağıtmak için görevime dört elle sarıldım.
Duygularımın yoğunluğu içinde kaybolup gitmemek için elimden geleni yaptım.
Tevekküllü davrandım.
...
İlk görev yerimde üç yıl görev yaptıktan sonra, "bana neden tokat attınız?" diyen öğrencimin kasabasına okul müdürü olarak tayin oldum.
O yıllarda da herkesin belli  bir duruşu ve görüşü vardı.
Acı olan ise, farklı görüşte olanların birbirlerine yaklaşmamasıydı.
Bunun eğitimde yeri olmadığı düşüncesindeydim.
Hala da aynı düşüncedeyim.
...
Göreve başladığım okulda müdürlük görevini vekaleten yürüten arkadaş, görev devir teslimini yapmadığı gibi uhdesinde bulunan dersleri de aksatmaya başlamıştı.
Kendisine defalarca ikaz etmeme rağmen bu tutumunu değiştirmedi. Rapor alıp göreve gelmediği günler oldu.
İlgili öğretmen kasabanın bağlı olduğu ilçe doğumluydu.
Yani memleketi orasıydı.
Çevresi, akrabaları, tanıdıkları çok fazlaydı.
Bana gelince, ne bir tanıdık vardı, ne de bir akraba.
...
Bu şartlar altında istemeden de olsa yaptığı bir hatadan dolayı bir öğrencime tokat atmış olabilirim.
...
Lakin, bir olayı sorgularken tek taraflı sorgulamaktan kaçınmak lazım.
Sebep sonuç ilişkisini ve içinde bulunulan ortamı da sorgulamak lazım.
...
İlgili öğrencimin babası da o ilçede görevli bir öğretmendi. Derslere girmeyip sorun çıkaran öğretmenin de arkadaşıydı. Aynı görüşteydiler.
...
O yıllarda kendim ile olan savaşı kaybetmemek için çok direndim.
Meslek hayatım boyunca, her daim kaybetmeyi değil kazanmayı hem kendim hem de öğrencilerim için istedim.
Bunda da başarılı olduğumu düşünüyorum.
Üniversiteyi bitirip meslek hayatına başlayan binlerce öğrencimin varlığı da bunun en güzel örneğidir.


4 yorum:

  1. Hüseyin hocam, özür dilemişsiniz özür dilemek büyüklüktür, hepimiz insanız, etten kemikteniz, bazen sonradan üzüleceğimiz hatta pişman olacağımız şeyler yapabiliriz, öğretmenlik zaten zor meslek sabır sınavı gibi bir şey...üzülmeyin olmuş bitmiş....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen söylediklerine katılıyorum Müjde Hanım Kardeşim.
      O yıllarda farklı görüşte olan öğretmenlerin ve yandaşlarının bana yaptıklarını ben asla unutmadım.
      Dile de getirmedim.
      Çok şükür her yapılan yanlışa da direnip taviz vermedim.
      Öğretmenlik mesleğimde yaşadıklarımı zaman zaman yazmaya devam etme kararı aldım.
      Yorum ve destek için teşekkür eder saygılar sunarım.

      Sil
  2. Hocam velimiz bizi okula kayıt ettirirken öğretmenlerimize; "eti senin kemiğimi benim." diye teslim ederlerdi. Doğru ya da yanlış tartışılır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında o söz, eğitimcinin benimseyip uyguladığı bir söz değil tabii ki. Veliler o sözü sıklıkla söylerlerdi. Bence, çocuğu size teslim ediyorum. Onu eğitip, geleceğe hazırlayın , haylazlığına müsaade etmeyin anlamında söylenirdi.

      Sil