Kuytularda ellerinde tespih, dudakları arasında okkalısından
sigara etrafa umursamaz gözlerle bakanlar, yürüyenler, kahve köşelerinde
akşamı getirenler, vitrinlerin neon ışıklarını seyredenler,
yere dökülen sözcükler...
Her ne olursa olsun, sokaklar başlı başına
bir öyküdür.
Hava bunaltıyor, herkes ya balkonunda, ya da sokaklarda
kuytularda dakikalar saate dönüşürken...
En ucuz şey zaman artık.
Oturup beklerken de, ağaç gölgesi ararken de,
televizyonda günün haberlerini izlerken de bir türlü geçmiyor zaman...
Gün içinde tek tek seslerin ayırt edilemediği bir
uğultu etrafı sarar bazen. Ellerinde çantalar, bavullar, poşetler,
kirli soluk ya da renkli torbalarla akan bir nehir gibi insan seli oluşur
ana caddelerde.
Zaman hızlanır o anda. İnsanlar koşuşturur
gün boyu. Telaş bu bitmek bitmez bir türlü.
Kan ter içinde, yorgun, usanmış, çileli, alınlarında
biriken teri elleriyle yok etmeye çalışırken bazen ayakları
birbirine dolanır ağır yükü çekerken.
Yaşamı hiçe sayan hoyrat bir bakış etrafı kolaçan eder .
Değerli öğretmenim, düşüncenize katılıyorum. Bir yandan umarsız, boş gözlerle etrafı izleyenler, bir yandan etrafındaki insan davranışlarını gözlerken, düşünen beyinler. Ki, artık düşünmek için zaman ayıranların azaldığı bir zaman dilimi. İnsanlar boş gözlerle zamanı kovalıyor artık. Diğer yandan çığırtkanların tiz sesleri, perona yaklaşan trenin çıkardığı o sese benzer nidalarıyla, bencilce etrafı çınlatmaları. Sokak satıcılarının pervasızlığına karışan işsiz vatandaşın varlığı. Elinde babadan kalma tespihi ile sıcağın altında varlığını sürdürmeye çalışan emekliler. Sokakların kuytularında kafelerde okey taşlarını masaya yayanlar... Hayat acımasızca balyozunu indirdirdikçe indiriyor... Çoğumuz farkında değiliz.
YanıtlaSil