Ener
hoca her daim derdi:
"Kör
topal ne olursa olsun naklimi buradan aldırmama yardımı olacak biriyle
evleneceğim."
Yaklaşımının
yanlış olduğunu her konuşmasında karşı görüş olarak söylerdik.
"Burası
da bizim memleketimiz arkadaş. Kolayı herkes sever. Kolaya herkes kaçar. Lakin
önemli olan zoru başarmaktır. Yörenin çocuklarının öğretmene ihtiyacı
var."
Söylediklerimizi
ya anlamıyordu ya da işine gelmiyordu. Veya anlamak istemiyordu.
"Gideceğim"
sözünden başka söz bilmiyordu.
Bu
durumda Ener hocayla fazla ilgilenme gereğini duymadık.
Sonrasında
bir gün tayini çıktı Hatay'a gitti. Hatay'da bir köy okuluna gitmişti.
Selahattin
Günay yalnız kaldı bu durumda.
O
sırada yeni bir öğretmen gelmiş göreve başlamıştı.
Yaşar
Kaya.
Çektiğimiz
sıkıntıları çekmedi.
Selahattin
Günay'ın yanına yerleşti.
Bu
duruma sevinmiştik. Hiç olmazsa gelen arkadaş sorunlarla boğuşmamıştı.
Bizim
evin yanında ilkokul öğretmenlerinin de evi vardı. İlkokul öğretmeni arkadaşlar
da iyi insanlardı. Onlarla Calada kaldığımız sürede sorun yaşamadık.
Kaldığımız
ev köyün eski yapılarından biriydi. Bakımsızdı. Uzun süre kullanılmamıştı. Bir
süre hayvanların konduğu evin tabanından belliydi. Hayvan dışkıları alınırken
evin tabanı çukurlaşmıştı. Duvarları da pek sağlam değildi. Yağmurlu havalarda
evin her tarafı damlardı. Damlayan yerlere leğen koyar suyun etrafa dağılmasını
önlerdik.
Beş
gün boyunca evin duvarlarını döven fırtına ve soğuğun geçmesini beklemiş,
altıncı günde gerekli koşulları sağlamış, kutup koşulları olmasa da; Allahuekber
dağlarının 1914'de dondurucu soğuğunda aldığı canların koşullarını yaşamıştık.
Isının soğuğa galip geldiği koşullardaydık artık.
Şenlik
Cengiz'e ne kadar minnettar olduğumuzu söylemeye gerek yok. Onun çabası soğuk
ve ayazın ısıya dönüşmesini sağlamıştı.
İzleyen
günlerde uygar dünyayla tek bağlantımız köyde bulunan ptt şubesindeki tek
telefondu. Tüm köyün kullandığı tek telefon da oydu. Yakınlarımızdan haberdar
olmak için sıklıkla ptt şubesine giderdik.
PTT
memuru Alibey bey hoca yine mi telefon edeceksiniz diye takılırdı. Bazen telefon
hatlarında meydana gelen arıza nedeniyle telefon bağlantısı kullanılamazdı. Tek
yapacağımız şey mektup yazmaktı. O da haftalar alırdı gitmesi. Cevabın gelmesi
ise bazen aylar sonra olurdu.
Merhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSilDoğunun bu çetin kış şartları ve her türlü imkansızlıklarla birlikte öğretmenlik görevini sürdürmek kolay değil tabi. Görev aşkı insana sabır pompalıyor. Aksi halde, görevini sevmeyen birinin bu şartlar altında bir gün bile dayanabileceğini sanmıyorum.
O zaman ki yaşanan sıkıntılar yaşandı geldi ve geçti anlatması da dinlemesi de kolay, ama yaşanması çok zor.
Selam ve dualarımla.
Haklısın Recep Bey.
SilHer işin ehli olmak lazım. İşini yaparken o işi sevmek ve layıkıyla yapmak lazım.
Saygı ve selamlarımla.
PTT memuru Alibey Çimen. Ortaokulun hizmetlisi Uğurlu, memur Şenlik bey, rahmetli Yaşar Kaya, rahmetli bakkal Aliyar amca. Ben de iki yıl, 1982-1984 arasında Cala’da doktor olarak mecburi hizmet yaptım. Ölenlere rahmet, kalanlara sağlık diliyorum. Zor ve soğuk günlerdi ama farklı bir sıcaklığı da vardı.
YanıtlaSilMerhaba Konuralp Bey,
SilAynı tarihte ben de ortaokulda öğretmendim.
İsimlerini yazdığınız insanları tanıdım.
Birlikte o soğuk kış günlerinde görevimiz yapmanın çabasındaydık. Rahmetli olan Yaşar Kaya hocama, Şenlik Cengiz ağabeye, Uğurlu Şimşek ağabeye, Bakkal Aliyar amcaya Allah'tan rahmet diliyorum.
Selamlar saygılar.