6 Mayıs 2024 Pazartesi

İSTANBUL'DA YAŞAM --4


 

İçlerinden emekli olanlar aldıkları üç beş kuruş emekli maaşını oğluna kızına veriyor, evin geçimine karınca kararınca katkıda bulunuyordu. Emekli olmayanlar ise boynu bükük oğlunun kızının eline bakıyordu.  Ne acı bir durumdu bu. Yıllar yılı çalış çabala yaşlılık belini bükünce bir kenarda sessizce otur. Yaşlıların ikide bir laf arasında "ah gençlik!" demelerinin altında yatan gerçek yaşlanınca kendilerine gençlikte olduğu gibi söz hakkı verilmemesiydi. Yüzlerindeki çizgilerin konuştukça derinleşmesi, başlarını önlerine eğerek iç çekişleri başka nasıl açıklanabilirdi ki.

Köylerinde, kasabalarında ve hatta kente ilk göç ettikleri yıllarda, bu kadar sıkıntı çekmediklerini söylerlerdi sıklıkla. Hele şu bir iki yıldır sıkıntılarının iyice arttığından şikâyetçiydiler. Çoğu bin bir umutla geldikleri kentte çocuklarının iş bulamadığından yakınır, ailenin geçiminin emekli maaşlarına baktığını söylerdi. Emekli maaşları da zaten yeterli değildi. Kıt kanaat geçinmelerine ancak yetiyordu. Şehirde bir yerden bir yere gidip gelmek kolay değildi. Yol parası bütçelerini zorlar duruma gelmişti. Yiyeceklerini, giysilerini mahalle pazarından alıyorlar, ucuz sebze ve meyvelere, gıdalara yöneliyorlardı. Alışveriş merkezlerine gitmek, çarşı pazar gezip zaman geçirmek onlara göre değildi. Sokak aralarında akşam pazarın dağılma saatlerinde ellerinde pazar arabaları ile pazara gidenleri görmek sıradandı. Pazardan arta kalanları ucuzca almaya alışmışlardı. Bazılarının da kirada oturan çocukları kirayı karşılayamadıkları için yanlarına taşınmış, zaten dar olan evlerinde aynı odada yatar kalkar olmuşlardı.

Her biri ayrı bir hikâyenin, ayrı bir sorunun kahramanıydılar… Hikâyelerinin ipuçları ise konuşmalarında saklıydı.

Mahallenin renkli simalarından Tokatlı memur emeklisi Recep Amcanın oğlu çoktan babasının yanında soluğu almıştı. Evin içine sığmayan eşyalar mutfak balkonuna yerleştirilmiş, rutubetten etkilenmemesi için balkon taksitle pimapenciye kapattırılmıştı. Yine de bir kısım eşya haraç mezat eskiciye satılmıştı. Bu durumu kabullenemeyen gelin ise soluğu baba evinde almış, tüm yalvarma ve çabalara rağmen açtığı dava boşanma ile sonuçlanmıştı. İki çocuğundan kız olanı kendi yanında oğlan ise babasının yanında kalmıştı. Krizin ağır yükünü Recep amca ve çocukları şimdilerde içlerine sindirmeye çalışmakla meşguller. Emekli maaşı ile geçimini sağlamaya çalışan Recep amca artık oğlu ve torununun da karnını doyurmak zorundaydı.

Evlerinde Doğalgaz sistemi ve kombi olmasına rağmen geçen kış odun yakmışlardı. Emekli diye bedava dağıtılan kömürden de alamamıştı. Recep amca bu yıl da soğuklar bastırmadan inşaatlardan el arabası ile odun kırıntısı toplamaya başlamıştı.

 Apartmanda çoktandır Recep amcanın yüzünde bir gülümsemeye tanık olan olduğunu sanmıyorum. En azından güler yüzüne alıştığımız Recep amcanın gülümseyişine son zamanlarda ben rastlamadım.

 Şu sıralar Recep amcanın evinde tam 6 nüfus emekli maaşına bakıyor.

    Zaman zaman Recep amca beni çay içmeye davet ediyor. Bu nedenle olan bitenlere yakından tanık oluyorum.

    Berat yedi sekiz yaşlarında sevimli bir çocuk. Recep amcanın torunu. Babası ise işsiz. İş arıyor ama… Kapıların yüzüne kapandığını söylüyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder