İnsan yaşamı yol haritasıyla
başlar. Önemli olan o yol haritasının doğru olana götürmesidir.
Yol haritasında öyle bir an
gelir ki, insanın içinde anlatılmayı bekleyen lakin anlatılamayan, dile
getirilemeyen sorular varsa bunu taşımak zorluğu görülür. Bazen de halının
altına itilen ama dile getirilse insanı rahatlatacak sorularda.
Günümüz dünyasının hızla
değişen ritmi, tanıdığımızı sanıp yanıldığımızı anladığımız insan ilişkilerinde
ki gelgitler karşımıza çıkar.
İnsan hayatında hiçbir olay,
hiçbir his yarım kalmıyor. Ya istenilen olay başarıya ulaşıyor ya da yok olup
gidiyor.
Dünyada yaşananlar.
Savaşlar, yoksul insanlar, kırda bayırda, ücra bir vadi tabanında, deniz
kenarında hayatta kalma mücadelesi verenler, ata yurdundan göçüp bilinmeyen
coğrafyalara gidenler. Gün geliyor insanı umutsuzluğa itiyor.
Diğer yandan şehrin
varoşlarında gecenin ilerleyen saatlerinde bile büsbütün kesilmeyen sesler. Şehrin
uğultusunu yaratanlar. Şehrin bir ucundan diğerine uzanan hayat hikayeleri.
Fabrikalar, iş yerleri. Vardiyalara işçi taşıyan otobüsler. Evlerde gecenin bir
yarısında televizyonların loş ışığında uyanık olanlar.
Yazılanlar, yazılmayanlar.
Yaşananlar, yaşanamayanlar. Kimi zaman bir camın ardından izlenen insan
hareketleri.
İnsanın tüm yaşanan
olumsuzluklardan kendini koruması gerektiğini zihinlere kazıyor. Atılan her adım,
söylenen her söz bilinçsizce değil aksine bilinçli bir şekilde atılmalı o yol
kulvarında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder