Tarih
bir zaman makinesi gibidir. Belleğine geçmişin olaylarını, doğrularını ve
yanlışlarını depolar, kaydeder.
Sadece
geçmişin değil, günümüzün olaylarını da kaydeder.
İnsanlık
yüzyıllardır olayları kaydetmektedir.
Taşlara,
deri üzerine, kâğıda vs. kayıtlar sistematik olarak gerçekleştirilmiştir.
Böylece
insan geçmişini ve geçmiş olayları, yaşamları öğrenme olanağına kavuşmuştur.
Günümüz
teknolojisi ise önemli olayların yanı sıra yaşanan büyük küçük her türlü olayı
anında tarihin hafızasına kaydetmektedir.
Bu
bağlamda gerçekler tarihin belleğinde yer aldığı gibi olaylar ve sorumluları da
o bellekte yer alır.
Gelecek
kuşaklar da geçmişi öğrenme ve değerlendirme olanağına kavuşurlar.
Ne
yapılırsa yapılsın o bellekte yer alan doğruları karanlık kuyuya göndermek
olanaklı değildir.
Tarih
boyunca güçlü daima egemen olmuştur.
Güçlünün
etrafında da soytarıları eksilmemiştir.
Yalaka
takımı da denebilir bu zevata.
Güç
yer değiştirdiği anda onlarda anında saf değiştirirler.
“Dün
dündür bugün bugündür” mantığı onları rahatsız etmez.
Tarih
bunun örnekleri ile doludur.
Onursuzluk
ve erdemsizlik bazen insanı esir alır.
İnsan
hakları, yaşamın kutsallığı, masumiyet karinesi, özel yaşamın gizliliği,
demokrasi, hukuk kuralları onursuzluğa ve erdemsizliğe kurban edilir.
Omurgasızlık,
çıkarcılık, yalancılık, üçkâğıtçılık yaşam biçimidir artık.
Dünyanın
neresine giderseniz gidin.
Gelişmiş
ya da gelişmemiş olsun tüm toplumlarda geçmişe dönmeyi ve geçmişin kılıç kalkan
oyunlarını isteyenler vardır.
Bu
toplumlarda ileriye dönük çağdaş yaşamı yaşamak isteyenlerin yanı sıra kaderine
razı olmuş, düşünemeyen, okumayan, yaşamı günübirlik bulduğu ile geçirmeyi
alışkanlık haline getirmiş, belleği zayıf, sadaka kültürünü benimsemiş
olanlarda vardır.
valla hocam aynen katılıyorum, maalesef güçlü egemen oluyor, doğru olan değil:(( Atatürk bir istisnasıydı sanırım bunun, şu anki halimizi - içler acısı halimizi- diyeyim tarif etmişsiniz..
YanıtlaSilelinize sağlık
Atatürk istisnaydı. Çünkü Atatürk kendinin güçlü olmasına değil milletinin güçlü olmasına önem vermiştir. Çıkarılan yasalara bakıldığında bu net bir şekilde görülecektir. Yeter ki anlamasını bilelim değil mi Müjde Hanım kardeşim. Atatürk'ü ötelemeye çalışanların kafa yapısı orta yerde yanlışlıklarla boğuşuyor zaten.
SilYorum için teşekkür ederim. Saygıyla.
Hocam, tarih her daim tekerrür ediyor. Şuan her şey öylesine iç içe girmiş durumda. İfade ettiğiniz gibi onursuzluk ve erdemsizlik öylesine esir almış ki kimilerini. Erdemsizlik, edepsizlik, ahlaksızlık... Erdem, onursuzluk, haysiyetsizlik.. ise haysiyet gibi lanse ediliyor. Nasıl kurtuluruz bu durumdan, kurtulabilir miyiz? yoksa daha beter mi oluruz? ben bilmiyorum. Kurtuluş Savaşı sırasında daha kötü durumdaydık. Ancak o zaman birlik beraberlik vardı. Düşman dışarıda idi. İçeride de vardı ancak şuanki durum daha vahim. Geleceğe yön verecek bir lidere ihtiyaç yok. En büyük eksiğimiz...
YanıtlaSilEmeğinize sağlık Hocam, kısa ve öz anlatmışsınız. Elinize yüreğinize sağlık.
Saygılar.
Düzeltme:..Geleceğe yön verecek bir lider yok. Şuan en büyük eksiğimiz. Çünkü bu Millet tarihin her döneminde bir lidere ihtiyaç duymuş. Onu toplayacak yönlendirecek...
SilToplumların yaşadıkları olumsuzluklara sebebiyet veren o toplumun içinden çıkmaktadır. Olumsuzlukları ve zorlukları, yanlışları düzeltecek olan da yine o toplumdur. Elmayı içten içe tüketen içindeki kurttur derler. Birlik ve beraberlikle toplum içinde bulunduğu sıkıntıyı aşacak güce sahiptir. Yorum için teşekkür ederim. Saygılarımla.
SilHanifeciğim bence var öyle bir lider, Osman Pamukoğlu paşa...tabii benim fikrim naçizane:) ben çok beğeniyorum...adam gibi adam bir tek onu görüyorum şu an ülkede..
SilMerhabalar Hüseyin Hocam.
YanıtlaSilBu dünyada sahip olacağımız , koruyacağımız ve asla vazgeçmeyeceğimiz hasletlerimizden onur ve erdemin ayaklar altında çiğnendiğini anlatan yazı dizininizi okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Bu duruma üzülmemek, kahrolmamak elde değil. Gel gör ki, gözü maddeden başka hiçbir şey görmeyen; dini, imanı; mal, mülk, para, şöhret, makam, mevki olan ve adeta bunlara tapan zihniyetler, adam gibi adamların midesini bulandırıyorlar.
Hemi "Allahü Ekber" diyeceksiniz, hemi de her türlü gayri meşru faaliyetler içerisinde bulunacaksınız. Daha da ileri giderek aranızda yeni ilahlar bile oluşturacaksınız. Yazık ediyorlar, gerçekten hem kendilerine hem de bu necip Türk milletine yazık ediyorlar.
Geçici bir oyun ve oynaştan ibaret olan şu dünyanın nimetlerine nefislerini terk etmeyen onurlu ve erdemli insanlara ihtiyacımız var.
Selam ve dualarımla.
Recep Bey yaptığınız yoruma katılıyorum.
Sil"Geçici bir oyun ve oynaştan ibaret olan şu dünyanın nimetlerine nefislerini terk etmeyen onurlu ve erdemli insanlara ihtiyacımız var. " cümlenizin gerçekleşmesi durumunda toplum sıkıntılarını aşacaktır diye düşünüyorum bende.
Yorum için teşekkür ederim. Saygılarımla.
Hüseyin hocam,daha önceki yazınızda da (GÖREVDEN ALMALAR) belrttim..tüm bunların nedeni yargının bağımsız olmamasından kaynaklanmasıdır..halka ve millete değilde herhangi güce hizmet eden bir yargı sistemi tamamen hastalıklı bir sistemdir..gücün hesap verebildiği bağmsız bir yargı sisteminin oluşması temennimizdir..
YanıtlaSilDoğru dersin Bilge Dünyamız. Yargı bağımsızlığı adalet için, hak hukuk için, toplumun geleceği için önemlidir. Hem de çok önemlidir.
SilYorum için teşekkür ederim. Saygılarımla.
Devleti idare edenleri, ettiğini zannedenleri ben kanser hücrelerine benzetiyorum. Tahrip gücü yüksek, düzelmesi iyileşmesi mümkün olmayan.. Bulaşıcı olmamasının sevindirici özelliği yanında daha büyük sevindirici tarafı ise iyileşme ihtimallerinin olmaması.
YanıtlaSilGüzel bir yazı okudum ..Her zamanki gibi.
Kanser hücrelerini tedavi edecek olan da toplumun kendisidir.
SilKanserli hücrelerle yaşamak hastalıkla yaşamak demektir. Ve sağlıklı değildir.
Toplum sonuçta kanserli hücreyi atacaktır.
Yorum için teşekkür ederim Gülsen öğretmenim.
Saygılarımı iletiyorum.