18 Ocak 2014 Cumartesi

ONURSUZLUK VE ERDEMSİZLİK BAZEN İNSANI ESİR ALIR



Tarih bir zaman makinesi gibidir. Belleğine geçmişin olaylarını, doğrularını ve yanlışlarını depolar, kaydeder.
Sadece geçmişin değil, günümüzün olaylarını da kaydeder.
İnsanlık yüzyıllardır olayları kaydetmektedir.
Taşlara, deri üzerine, kâğıda vs. kayıtlar sistematik olarak gerçekleştirilmiştir.
Böylece insan geçmişini ve geçmiş olayları, yaşamları öğrenme olanağına kavuşmuştur.
Günümüz teknolojisi ise önemli olayların yanı sıra yaşanan büyük küçük her türlü olayı anında tarihin hafızasına kaydetmektedir.
Bu bağlamda gerçekler tarihin belleğinde yer aldığı gibi olaylar ve sorumluları da o bellekte yer alır.
Gelecek kuşaklar da geçmişi öğrenme ve değerlendirme olanağına kavuşurlar.
Ne yapılırsa yapılsın o bellekte yer alan doğruları karanlık kuyuya göndermek olanaklı değildir.
Tarih boyunca güçlü daima egemen olmuştur.
Güçlünün etrafında da soytarıları eksilmemiştir.
Yalaka takımı da denebilir bu zevata.
Güç yer değiştirdiği anda onlarda anında saf değiştirirler.
“Dün dündür bugün bugündür” mantığı onları rahatsız etmez.
Tarih bunun örnekleri ile doludur.
Onursuzluk ve erdemsizlik bazen insanı esir alır.
İnsan hakları, yaşamın kutsallığı, masumiyet karinesi, özel yaşamın gizliliği, demokrasi, hukuk kuralları onursuzluğa ve erdemsizliğe kurban edilir.
Omurgasızlık, çıkarcılık, yalancılık, üçkâğıtçılık yaşam biçimidir artık.
Dünyanın neresine giderseniz gidin.
Gelişmiş ya da gelişmemiş olsun tüm toplumlarda geçmişe dönmeyi ve geçmişin kılıç kalkan oyunlarını isteyenler vardır.
Bu toplumlarda ileriye dönük çağdaş yaşamı yaşamak isteyenlerin yanı sıra kaderine razı olmuş, düşünemeyen, okumayan, yaşamı günübirlik bulduğu ile geçirmeyi alışkanlık haline getirmiş, belleği zayıf, sadaka kültürünü benimsemiş olanlarda vardır.


12 yorum:

  1. valla hocam aynen katılıyorum, maalesef güçlü egemen oluyor, doğru olan değil:(( Atatürk bir istisnasıydı sanırım bunun, şu anki halimizi - içler acısı halimizi- diyeyim tarif etmişsiniz..
    elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Atatürk istisnaydı. Çünkü Atatürk kendinin güçlü olmasına değil milletinin güçlü olmasına önem vermiştir. Çıkarılan yasalara bakıldığında bu net bir şekilde görülecektir. Yeter ki anlamasını bilelim değil mi Müjde Hanım kardeşim. Atatürk'ü ötelemeye çalışanların kafa yapısı orta yerde yanlışlıklarla boğuşuyor zaten.
      Yorum için teşekkür ederim. Saygıyla.

      Sil
  2. Hocam, tarih her daim tekerrür ediyor. Şuan her şey öylesine iç içe girmiş durumda. İfade ettiğiniz gibi onursuzluk ve erdemsizlik öylesine esir almış ki kimilerini. Erdemsizlik, edepsizlik, ahlaksızlık... Erdem, onursuzluk, haysiyetsizlik.. ise haysiyet gibi lanse ediliyor. Nasıl kurtuluruz bu durumdan, kurtulabilir miyiz? yoksa daha beter mi oluruz? ben bilmiyorum. Kurtuluş Savaşı sırasında daha kötü durumdaydık. Ancak o zaman birlik beraberlik vardı. Düşman dışarıda idi. İçeride de vardı ancak şuanki durum daha vahim. Geleceğe yön verecek bir lidere ihtiyaç yok. En büyük eksiğimiz...
    Emeğinize sağlık Hocam, kısa ve öz anlatmışsınız. Elinize yüreğinize sağlık.
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düzeltme:..Geleceğe yön verecek bir lider yok. Şuan en büyük eksiğimiz. Çünkü bu Millet tarihin her döneminde bir lidere ihtiyaç duymuş. Onu toplayacak yönlendirecek...

      Sil
    2. Toplumların yaşadıkları olumsuzluklara sebebiyet veren o toplumun içinden çıkmaktadır. Olumsuzlukları ve zorlukları, yanlışları düzeltecek olan da yine o toplumdur. Elmayı içten içe tüketen içindeki kurttur derler. Birlik ve beraberlikle toplum içinde bulunduğu sıkıntıyı aşacak güce sahiptir. Yorum için teşekkür ederim. Saygılarımla.

      Sil
    3. Hanifeciğim bence var öyle bir lider, Osman Pamukoğlu paşa...tabii benim fikrim naçizane:) ben çok beğeniyorum...adam gibi adam bir tek onu görüyorum şu an ülkede..

      Sil
  3. Merhabalar Hüseyin Hocam.

    Bu dünyada sahip olacağımız , koruyacağımız ve asla vazgeçmeyeceğimiz hasletlerimizden onur ve erdemin ayaklar altında çiğnendiğini anlatan yazı dizininizi okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    Bu duruma üzülmemek, kahrolmamak elde değil. Gel gör ki, gözü maddeden başka hiçbir şey görmeyen; dini, imanı; mal, mülk, para, şöhret, makam, mevki olan ve adeta bunlara tapan zihniyetler, adam gibi adamların midesini bulandırıyorlar.

    Hemi "Allahü Ekber" diyeceksiniz, hemi de her türlü gayri meşru faaliyetler içerisinde bulunacaksınız. Daha da ileri giderek aranızda yeni ilahlar bile oluşturacaksınız. Yazık ediyorlar, gerçekten hem kendilerine hem de bu necip Türk milletine yazık ediyorlar.

    Geçici bir oyun ve oynaştan ibaret olan şu dünyanın nimetlerine nefislerini terk etmeyen onurlu ve erdemli insanlara ihtiyacımız var.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep Bey yaptığınız yoruma katılıyorum.
      "Geçici bir oyun ve oynaştan ibaret olan şu dünyanın nimetlerine nefislerini terk etmeyen onurlu ve erdemli insanlara ihtiyacımız var. " cümlenizin gerçekleşmesi durumunda toplum sıkıntılarını aşacaktır diye düşünüyorum bende.
      Yorum için teşekkür ederim. Saygılarımla.

      Sil
  4. Hüseyin hocam,daha önceki yazınızda da (GÖREVDEN ALMALAR) belrttim..tüm bunların nedeni yargının bağımsız olmamasından kaynaklanmasıdır..halka ve millete değilde herhangi güce hizmet eden bir yargı sistemi tamamen hastalıklı bir sistemdir..gücün hesap verebildiği bağmsız bir yargı sisteminin oluşması temennimizdir..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru dersin Bilge Dünyamız. Yargı bağımsızlığı adalet için, hak hukuk için, toplumun geleceği için önemlidir. Hem de çok önemlidir.
      Yorum için teşekkür ederim. Saygılarımla.

      Sil
  5. Devleti idare edenleri, ettiğini zannedenleri ben kanser hücrelerine benzetiyorum. Tahrip gücü yüksek, düzelmesi iyileşmesi mümkün olmayan.. Bulaşıcı olmamasının sevindirici özelliği yanında daha büyük sevindirici tarafı ise iyileşme ihtimallerinin olmaması.
    Güzel bir yazı okudum ..Her zamanki gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kanser hücrelerini tedavi edecek olan da toplumun kendisidir.
      Kanserli hücrelerle yaşamak hastalıkla yaşamak demektir. Ve sağlıklı değildir.
      Toplum sonuçta kanserli hücreyi atacaktır.
      Yorum için teşekkür ederim Gülsen öğretmenim.
      Saygılarımı iletiyorum.

      Sil