Hayal
gücü, birilerinin yaşam mücadelesinde farkında olmadan yaşadığı algı
yanılsamasıdır desek yanılmış olur muyuz?
Herkes
hayal gücünden etkilenir.
Fakat
bazılarımız serseme döner.
Gerçeği
saklamak ve yalan söylemek kimi zaman yapılan bir bencillik olsa gerek.
Oysaki
adalet insanın içindedir.
Yeter
ki onu haksızlıkları gidermek için kullanalım.
Haksızlık
yapmak için değil.
*****
Sormuşlar:
"De
bakalım Haso, ağa olursan ne yaparsın?"
Düşünmüş
Haso, kafasını kaşımış, gene düşünmüş ve sonunda:
"Soğanın
cücüğünü yerim demiş."
İnsanların
toprak kadar üretken olduğu ancak rüzgârın vurup yelin üfürdüğü, yağmurun damla
damla erittiği bir coğrafyayı düşünün.
İşte
böyle bir coğrafyada dağın kayalık yamacına yapışmış olan toprak evlerin
vadinin üretken toprağına bakışında ve akşamın alacakaranlığının kehribar rengi
ışığında sorulan soruları Haso duygularını gizlemeden telaşsızca böyle
cevaplıyor.
Haso’nun
ki hayal gücüne dayanan bir anlayış.
Çünkü
Haso’da biliyordu ki ağa olamazdı.
Dahası
ağalıkta acımasızlık vardı.
Haso
acımasız da olamazdı.
Haso’nun
yüreğinde istese de kimsenin el süremeyeceği kimsenin çiğneyemeyeceği bir
insanlık anlayışı vardı.
Hoş
Haso’nun aklı soğanın cücüğünden öte geçmiyor.
Ya
diğer Haso’ların aklı nereye kadar varıyor?
*****
Cumhuriyetin ilan edilmesi ve yeni devletin
kurulması sonrası, Türk toplumu içindeki
eski kalıntılar, geçmişe özlem duyanlar veya ulusal kurtuluş eylemini başka
alanlara kaydırmak isteyenler cumhuriyet olgusuna karşı çıkmışlar, direnmişler
ve ayaklanmalar hazırlamışlardır.
Bunların içinde en ciddi ve en büyük olanı Şeyh Sait
ayaklanmasıdır.
Diğeri ise Seyyid Rıza’nın Tunceli ve yöresinde
çıkardığı isyandır.
Her ikisi de bertaraf edilmiştir.
Ağzı olan konuşuyor. Biri diyor ki;: “…eşit
vatandaşlık hakkı olmayacaksa anayasaya da uymayacağım elbette. Hem uyup
uymayacağıma siz değil ben karar vereceğim artık. Bunu anlayamadınız mı hala? Yıl
1984 ilk kurşunun patladığı gün üç beş çapulcu olarak görmüştünüz ve aradan
geçen yıllardan sonra gördünüz ki üç beş çapulcu Türkiye’de siyasetin gündemini
belirliyor artık…”
Yanılıyorsunuz. Çünkü hala üç beş çapulcusunuz!
Kalleşçe kurulan tuzaklarla kör karanlığın
korumasına sığınıp kundaktaki bebeleri, tarlasında işinde gücünde yoksul
vatandaşları, görevi başında öğretmeni, askeri nasıl şehit ederim düşüncesindesiniz.
Yoksuldan kimsesizden nasıl para koparırım peşindesiniz.
Emperyalizmin yüzyıllardır sürdürdüğü “böl ve yönet” politikasının oyuncağı
olduğunuzun farkında bile değilsiniz.
*****
Kim olursa olsun bu vatan topraklarında yaşayan her
yurttaş Türkiye Cumhuriyeti anayasasına ve kanunlarına aynen uyacaktır.
Bu bir vatandaşlık görevidir.
Her
yurttaş anayasa ve yasalar karşısında eşittir.
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Türk milleti geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte
de gerekirse emperyalizme ve onun yerli ve yabancı uşaklarına karşı gerekli
mücadeleyi verecektir.
Bu ülkede hiç kimseye ayrıcalık tanınmamıştır.
Tanınmayacaktır da.
Bu ülkenin yasal işleyişi dün ne idiyse gelecekte de
o olacaktır.
Siz “ağa”
ve “seyyid” dediklerinize yöre
insanını “maraba” olarak
kullanmaktan vazgeçmelerini söyleyin.
Siz yıllardır yöre halkını
sömüren, maraba olmaktan çıkmalarını engelleyen, yoksulu ezen, töre adı verilen utanç uygulamasını 21.
Yüzyılda da devam ettiren toprak ağaları, şeyhler ve şıhların çıkarlarına dur
deyin.
Siz kız çocuklarına “töre” adı altında zulüm edilmesine karşı çıkın, mücadele edin ve
önleyin.
Siz yöre insanının iyi bir eğitim alması için
mücadele edin.
Kız çocuklarının da okuması için gerekli çabayı
gösterin.
İş ve aş olanaklarına kavuşmaları ve yoksulluk ve
yoksunluk zincirinin paslı halkalarının kırılması için çalışın.
İstihdam olanakları sağlamaya çalışın.
Yöre insanının ekonomik geleceğinin sağlanması için
uğraşın.
Tüm enerjinizi bunun için harcayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder