23 Şubat 2014 Pazar

KURTULUŞ SAVAŞI'NDA KADINLARIMIZ

                                                          Resim: Bekir Üstün                                        

Sakarya Savaşı sırasında kadınlarımızın "kağnı kolları"nda nasıl canla başla çalıştıklarını biliyoruz. Kadınlarımızın bu konuda ki kahramanlık öykülerinden birini savaş sırasında Kurmay albay rütbesindeki Hulusi Atak'tan öğreniyoruz.
Sakarya Savaşı sırasında yaralanan Atak Keskin Hastanesi'ne gönderilmiştir. Ankara'dan Yahşihan'a diğer yaralılarla birlikte gitmişler, daha ötesine de kağnılarla. Etraflarında geçen kağnı katarlarının çoğunu da kadınlar idare etmektedir.
Hulusi Atak'tan dinleyelim, "Bu kafilelerin birinden hafif bir çığlık duyduk;buna müteakip bir duraklama ve telaş eseri görüldü. Bir süre sonra Cephane Kolları'nda bulunan hamile bir kadının  bir erkek evladı olduğunu öğrendik. Bu kadını hastaneye yatırmak için geriye çevirmek istediler; fakat yorgunluk ve çektiği ızdıraplarla benzi solmuş hasta kadın, 'Cephedeki silahlar' dedi, 'cephane bekliyor; oraya cephane yetiştirmeliyim, geri dönemem!'"
Kurtulıuş Savaşı'nda emperyalist işgâlci güçlere karşı Türk kadınının cephe gerisindeki korku bilmez yürekli davranışı, cephede savaşan Mehmetçiklere büyük moral kaynağı olmuştur.
Kastamonulu Şerife Bacı'nın cepheye götürdüğü cephanenin ıslanmaması için çocuğunun üzerindeki battaniyeyi alıp cephane üzerine örtmesi... Bunun sonucunda karakışta hem kendisinin hem de çocuğunun donarak ölmesi unutulmamalıdır. Bir benzer olay Keskin civarındaki kağnı kollarında yaşanmıştır. Yeni doğan çocuğunu ve kendisini değil cephedeki askerin cephanesini düşünmektedir. Çünkü ona göre vatan kutsaldır. Vatanın her karış toprağı kutsdaldır. Vatan elden gitmemeli, düşmana teslim edilmemelidir. Çocuğun yerine bir diğeri gelir. Lakin vatan kaybedilirse yaşayacak çocuk esaret altında büyüyecektir.
Bu bilinçtir ki kadınlarımızın canla başla vatanın emperyalist güçlerden temizlenmesi için mücadele etmesine neden olan etmenlerden olmuştur.
Anadolu Kadını'nın hakkı ödenmez. Onlar "eli öpülesi" kadınlardır. O yıllarda ve daha sonraki yıllarda kadınlarımız eşlerinin yokluğunda öküzle çift sürmüşler, merkeplerle dağdan odun getirmişler, orakla ekin biçmişler, döven sürmüşlerdir. Yüz yıllarca bu kadim topraklarda yaşam mücadelesi vermişlerdir.
Nitekim vatanın emperyalist işgâlci güçlerden temizlenmesi için mücadele veren kadınlarımızın bu düşüncesini "Kütahya- Eskişehir Savaşları" sırasında Alayund'daki köylerde Erkan-ı Harbiye Yedinci Fırkası'nda bulunan Cevdet Kerim şöyle anlatmaktadır. "Fırkamız Alayud'daki köylerdeydi. Bize tahsis edilen mıntıkada üç yüz kağnı arabası tespit ettik...Bazılarının öküzleri olmadığından arabalarına ineklerini koşmuşlardı... Bunlar, bir kısmı ihtiyar erkekler olmak üzere, büyük kısmı kadın ve çocuklardı. Alayund Düzlüğü'nde içtima eden bu kafileye, Fırka Kumandanı teftiş ederken... Övendireleri elinde bulunan kadınlara erkeklerinin niçin gelmediğini sordu. Zor bir görev aldıklarını, tahammül edemeyecekleri zorluklarla karşılaşacaklarını söyledi. Bu muhterem analar ve hemşireler şu cevabı verdiler -Askerliği kastederek- 'erkeklerimiz hizmettedir; emrinize biz geldik. Böyle günde bize bu kadarcık iş düşmesin mi? Tek yurdumuz kurtulsun da, biz yorulalım, ölelim!' dediler; halbuki bunların çoğu evlerini ve çocuklarını komşularına teslim etmişlerdi...İçlerinde doğum yapanlarda oldu."
Bu kahraman anaların elleri öpülmez mi?
Kastamonulu kondüktör Rıza Bey şöyle demektedir:
"Kadınlar da kışın erzak taşıdı
Yatakları toprak idi, taş idi
Yedikleri tuzsuz, yağsız aş idi
Beşikleri sırtta birer kahraman."
Milli Kuvvetler'e katılmak için asker elbisesi giyerek İstanbul'dan kaçanlardan biri de  Dr. Hüseyin Suat Yalçın'dır.
Hüseyin Suat Yalçın yolda gördüğü manzarayı şu şekilde anlatmıştır:
"Ne ulvi levhalar gördüm, ne mahzun sahneler gördüm;
Bozuk yollarda erkekten, kadından bin katar gördüm.
Hilafım yoktur işhad eylerim Allah'ı, vallahi,
Öküzlerle beraber yük çeken çok ihtiyar gördüm!
Giderken bir sabah karlarda Ilgaz Çamlı Dağ'ında,
Soğuktan bir kadın donmuştu gördüm orta çağında."
Anadolu Kadınları o yıllarda büyük acılar çekmişler, ayrılıklar yaşamışlar, kocalarını, oğullarını ya savaşa ya karakışa kurban vermişlerdir. Sevdiklerinin kimisi şehit kimisi gazi olmuştur.
Yeri geldiğinde çift sürmüş, tarlayı ekmiş, ormandan yakacağını temin etmiş, ürününü  pazara götürüp satmış, maddi ve manevi sıkıntılara katlanmıştır. Oğluna kızına hem analık hem babalık yapmıştır.
Vatan topraklarının işgâlci anlayıştan temizlenmesinde kadınlarımızın yaptıkları asla unutulmamalıdır. Onlara hak ettikleri değeri toplum olarak vermeliyiz.

8 yorum:

  1. Merhabalar Hüseyin Hocam,

    Paylaşımlarınızı destekleyen sulu boya resimler de gerçekten bir harika. Çizenin eline, emeğine ve yüreğine sağlıklar dilerim.

    "Kurtulıuş Savaşı'nda emperyalist işgâlci güçlere karşı Türk kadınının cephe gerisindeki korku bilmez yürekli davranışı"nı anlatan yazınızı okudum. Aç susuz cephede düşmana karşı savaşan erine cephane taşıyan kadınlarımızla ne kadar övünsek, onlarla ne kadar gururlansak azdır. Vatan savunmasında üstlendiği görevini yerine getirirken hayatını kaybetmek suretiyle şehit düşen kadınlarımızı rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.

    Kadınlarımıza hak ettikleri değeri toplum olarak vermek üzere, herkes üzerine düşeni yerine getirmek için asla gevşeklik göstermemeli.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ediyorum. Kadınlarımızın hak ettikleri yaşam ortamında varlıklarını ve yaşamlarını devam ettirmeleri için gereken duyarlılığı göstermemiz konusunda ki düşüncenize katılıyorum.Selam ve saygılarımı iletiyorum değerli Recep Bey.

      Sil
  2. Merhaba Hüseyin Bey,

    Türk kadını dün olduğu gibi bugün de vatanı için aynı fedakarlığı gösteriyor... O Türk kadını değil midir ki şehit verdiği kuzusu, sevdiği için "vatan sağ olsun!" diyen... Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru dersin değerli hocam.
      Kadının yeri asla ve asla doldurulamaz.
      Saygıyla.

      Sil
  3. O kadınların hepsinin mekanı cennet olsun, onların büyük katkısı, büyük fedakarlığı, cesareti, ölümden korkmamaları sayesinde Kurtuluş savaşını kazandık, .nerede o cesur kadınlar, nerede günümüzün nazit totosunu yerinden kaldıramayan kadınları...? :(
    elinize sağlık hocam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O günün koşulları bir daha yaşanmasın.
      Kadınların o günkü kadınların yaptığını yapmasına gerek kalmasın.
      Kapitalist alışkanlıkları olanlar zaten zor durumda ülkeyi bırakıp giderler.
      Vatanı savunacak olan yine geniş halk yığınlarıdır.
      Teşekkür ederim Müjde hanım kardeşim.
      Saygıyla.

      Sil
  4. O güzel insanlara Allah rahmet etsin. Elbette bu günde aynı duyarlılığı gösterecek vatanı için seve seve canını verebilecek ruha sahip kadınlarımız mutlaka var...
    Elinize emeğinize sağlık Hüseyin Hocam. Okurken tüylerim ürperdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Hanife Hanım.
      Dediğiniz gibi elbette vardır duyarlı kadınlarımız.
      Hem de çoğunluktadır.
      Söz konusu vatan olduğunda her insan seve seve göreve koşacaktır.
      Saygıyla.

      Sil