Öyle yorgunum ki, ne kitap okumak, iki satır yazı yazmak ne de "evde kal" açıklamalarına
rağmen inatla serseri mayın gibi sokaklarda yürüyen insanlar şu günlerde beni
ilgilendirmiyor.
Doğup büyüdüğüm topraklar üzerinde bitmek tükenmek bilmeyen
acılar yordu beni.
Şehirlerin varoşlarında savrulanların umursamazlığı, kimi zaman
çaresizliği de.
Ne o mavi gökyüzünün altında dalgaların durmadan dövdüğü yan
yana, art arda dizili balıkçı kayıklarının varlığını, ne de akşamın alacasında
etrafı aydınlatan güneşin son ışıklarını görecek halim var.
Her gün biraz huzur bulmak umuduyla gözlerimi açtığımda gördüğüm
çaresizlikten yorgunum.
Öyle bir an geliyor ki insan, gazete manşetlerinde, TV
haberlerinde yer alan olumsuzluklardan "yeter artık" dercesine yüz
çeviriyor.
Bu kederli dünyada yaşanan acılardan payımızı alarak yaşıyoruz
ne yazık ki.
Kiminin üstüne hüzün ve acı daha fazla çöküyor, kimi yakasını
bir şekilde kurtarmaya çalışıyor.
Andre Malroux "insanlığın yazgısı
bir tarihse, ölüm yaşamın bir parçasıdır; değilse yaşam ölümün bir
parçasıdır" der.
Madalyonun iki yüzü gibi.
Bu topraklarda kendi yaşamımızın sıradan akışı içinde, insanlık
tarihinin dayattığı gerçeklikler var.
O gerçekliklerden kaçıp kurtulmak kolay değil.
Her gün üzerimize çöken boğucu atmosferin altında tüm zorluklara
rağmen gülümsemeye çalışıyoruz.
Yaşananlarla mücadele etmenin, huzursuzluktan ve acıdan
kurtulmanın verdiği bir hesaplaşmanın tedirginliği var üzerimizde.
İnsanlar tüm canlı evrenine hükmetmek için tarih boyunca
uğraştı.
Öyle anlar oldu ki doğanın öfkesini yaptıklarıyla üstüne çekti.
Lakin, yine de uslanmadı.
Dur durak bilmeden hükmetmeye devam etti.
Yaşanan bunca acıdan, bunca hüzünden, bunca çaresizlikten zerre
kadar ders alınmadı.
Yorgunum gerçekten hem de çok.
Gelmekte olan bahar güneşi dahi ısıtmıyor ruhumu.
Oysa martıların kanatları, ne güzel sarmış köpüren dalgaları
denizde.
Gökyüzünün süsleri gibi duran bulutlar yüreğimin katmanları
arasında düşüncelerime dinginlik vermek için çabalıyor.
Caddede birbiri peşi sıra ağır aksak giden arabaların
homurtuları sahile vuran dev dalgalar gibi insanı ürpertiyor.
TV haberlerinde coronavirüs sonucu yaşamını kaybeden insanların
sayısı karşısında "sakin ol, sakin ol yitirme kedini, gün gelir bu zorluklarda geçer" diye kendi kendimi teselli ediyorum.
sayısı karşısında "sakin ol, sakin ol yitirme kedini, gün gelir bu zorluklarda geçer" diye kendi kendimi teselli ediyorum.