Zamanın
yıpratıcılığında yol çizgileri akıp giderken otobüsün camına yaslanıp etrafı
seyrettim. İnsan nereye baksa uçsuz bucaksız bir ova ile karşılaşıyor. Yerleşim
alanları çevresi hariç koca ova bir tek ağaca hasret. Göz alabildiğine uzanan bozkır
gözlerimi kamaştırıyor. Dağ yamaçlarını zarif bir hatla ovayla birleştiren
kırılgan bir ortam. Kimi yerde suyun ve toprağın kimi yerde doğanın ve insanın
kaynaştığı, farklı yaşama ortamlarının bir arada bulunduğu uçsuz bucaksız bir
düzlük. Dağların dorukları, vadileri, sert granit kayalar uzaktan ovaya
bekçilik yapıyor. Yüzlerce kilometrelik mesafeler, binlerce metrelik yükseklik
farkları dağları ovadan ayırıyor. Ekosisteme uyum sağlamış pek çok kuş türü
zarif kanat çırpışlarıyla havada süzülüyor. Şarkılarda, türkülerde,
elişlerindeki motiflerde yer almakta bu kadim topraklar. Bozkırın
şekillendirdiği özel bir coğrafyayla baş başa kaldığımı hissediyorum. Dağ
eteklerine uzanan tarlalarda sığır ve koyun çobanlarından başka kimse yok. Irgatlık
çoktan bitmiş. Geniş ova hayvanların rahatça dolaştığı bir alana dönüşmüş.
Sığır ve koyun sürüleri yazdan kalan son otları kemiriyor. Çobanlar ve çoban köpekleri
sürülerin etrafında akşam olmasını bekliyor. Dışarıda hava ayaz, su donma
noktasına yakın. Kuytularda donmuş toprak kırağı kaplı. Gökyüzü kızıldan, çivit
mavisine bir dinginlikte. Sonsuzluk
hissi veren ovadan etkilenmemek elde değil.
Herkes sevmez ama siz, ben ve kimbilir daha kimler bozkır sevenleriz Hüseyin hocam, mesela kızkardeşim hep şaşar abla bozkırın nesini seviyorsun diye? Belki de çocukken çok kovboy filmi izlediğimdendir:)))elinize sağlık
YanıtlaSilBozkır yaşamın kaynağıdır.
SilKentlerde yetişen gençlerimiz belli yaşa kadar bozkıra çıkma olanağı bulamamaktadır belki de.
Lakin, kentlerde yaşayanların
beslenmesine kaynaklık eden bozkırdır.
Canlıların varlığı
insan varlığının devamı için önemlidir
Bu bağlamda bozkırı tanıyıp
bozkırda yaşayan canlıları, rızkını çıkarmaya çalışan insanları
ve mücadelelerini tanımak lazım.
Bozkır biziz aslında.
Bozkır herkes, her canlı aslında.
Dağına, taşına, ormanına, suyuna, toprağına, gölüne, ırmağına sahip çıkamayanların
koruyup kollayamayanların başkalarına muhtaç yaşaması kaçınılmazdır.