Bugün dünyanın çeşitli coğrafyalarında çatışma ve
savaşlar oluyor. Mazlum ve savunmasız insanlar savaş ve
çatışmalardan kaçmak için ata yurdunu terk edip büyük zorluklarla güvenli
bölgelere gidiyor.
Savaşın acımasızlığına, kurşunun adres sormamasına, insanın insana yaptığı zulme lanet okuyoruz.
Afganistan bozkırında "Taliban" militanlarının
yaptıkları, Suriye ve Irak topraklarında "IŞID" militanlarının
yaptıkları, insanlığa karşı yapılan bir zulüm olarak tarih sayfalarında yerini
almaktadır.
Savaşın devam ettiği coğrafyalara bakıldığında
fakirlik ve yoksulluğun diz boyu olduğunu ve halkın eğitimsizliğinin öne
çıktığını görmek şaşırtıcı değil. Gelişmiş batı ülkelerinde bu tür olayların
yaşanmamasını da eğitimli insanların varlığına, savaşın ve çatışmaların kimseye
fayda getirmeyeceğinin bilinmesine ve halkın bilinçli olmasına bağlamak da şaşırtıcı
olmasa gerek.
Savaşların insanlık tarihi boyunca devam etmesine
rağmen insanlığa fayda getirmediğini, aksine insanlık tarihine vurulan bir
darbe olduğunu bilmek gerekir. Kazanan insanlık olmalıdır. Eğitim, kültür,
sanat olmalıdır. Savaşarak bir yere varmak olanaksızdır. Savaş yüz yıllarca
uğraşılarak oluşturulan kültür değerlerini, sanat eserlerini, insanlık tarihini
yok eder ve etmektedir de.
Savaşın kazananı yoktur. Kaybedeni ise tüm
insanlıktır.
Bu bağlamda "Berlin Duvarı" adı verilen
duvarın yıkılışı savaşların gereksizliğini, özgürlük ve barışın önemini bizlere
bir kez daha hatırlatmaktadır.
II.Dünya Savaşı, savaşın doğası gereği, milyonlarca
insanın toprağa düşmesine, yüz binlercesinin sakat kalmasına, şehirlerin,
kasaba ve köylerin harap olmasına, haritadan silinmesine, sınırların
değişmesine neden olmuştur.
Savaşın acımasızlığı on binlerce insanın akıbetinin
bilinmemesine, yüz binlercesinin sürgünler, açlık ve güç yaşam koşulları sonucu
hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Terazinin bir kefesine kayıpları
koyduğumuzda diğer kefesine hiç kuşkusuz savaş lobisini ve acımasızlığı koymak
lazım. Kefenin bir tarafı kuşkusuz çok ağır olacaktır.
Savaşın sonunda
Amerika, İngiltere, Fransa ve SSCB tüm Almanya'yı ve Berlin'i dört
parçaya ayırdı. Batı Berlin, Doğu Almanya sınırları içerisinde bir "ada kent"
durumundaydı. Buraya Hannover, Frankfurt ve Hamburg kentlerinden bir hava
koridoru ile kara giriş çıkış noktaları oluşturuldu. Bir süre sonra Sovyetler
Birliği geçişleri bloke etti. Bu aynı zamanda "soğuk savaş"ın da
başlaması demekti. Demokratik Almanya'dan Federal Almanya'ya kaçışlar 1961
yılına gelindiğinde 2.6 milyonu
bulmuştu.
Batıya kaçanların çoğunluğu "eğitimli gençler"
den oluşuyordu. Bu durum Demokratik Almanya'nın ekonomisini olumsuz etkilemeye
başladı. Onlara göre bu bir "faşist" saldırıydı. Bunu engellemek için
Demokratik Almanya'nın meclis kararıyla 12-13 Ağustos 1961 tarihinde "
antifaşist koruma duvarı" diye adlandırılan duvarı inşa etmeye başladı.
Duvar kaçışları engellemek için gözetleme kuleleri, tel örgüler ile
desteklenmiş ancak kaçışları önleyememişti.
Bir gecede örülen duvar 9 Kasım 1989'da yine bir
gecede yıkıldı. Demokratik Almanya ve Sovyetler Birliği yöneticilerinin bulduğu
bu çözüm, duvarın batısında kalanlar için" utanç", doğu tarafını
yönetenler içinse "vahşi kapitalizme" karşı örülen bir set anlamı
taşıyordu.
Doğuda kalanlar sabırla duvarı deldi. Yaklaşık beş
bin kişi bu deliklerden batıya kaçmayı başardı. Kimi yeraltı tünelleriyle kimi
kenti ikiye bölen Spree nehrini yüzerek. Kaçışların engellenmesinin olanaksız
olduğunu gören Doğu Almanya 1989'da duvarın yıkılması kararını aldı.
Gorbaçov'un Sovyetler Birliği'nin başına
geçmesi ile şeffaflık ve yeniden
yapılanma, yani "glasnost" ve "perestroyka" programını
uygulamaya başlamasının da duvarın yıkılmasında etkili olduğunu söylemek yanlış
olmasa gerek.
Kazananın her daim insanlık, özgürlük, insanca bir
yaşam, demokrasi, adalet ve eşitlik olmasını dilemek ve uygulamak, tüm insanlığın
rahat bir yaşam sürmesine olanak sağlayacaktır.
"Savaş gerekmedikçe bir cinayettir" demiş ulu önder M. Kemal Atatürk. Ancak son dönemlerde özellikle Ortadoğu daki Müslüman ülkelere reva görülen ve sonucunda çocuk genç yaşlı kadın demeden kıyıma uğratılan katledilen masum insanlar yazınızda belirttiğiniz halkların eğitim konusundaki yetersizliğini gözler önüne sermektedir. Sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi savaşların kazananı olmuyor ancak kaybeden tüm toplum oluyor. Yazınızın son paragrafta ki dileğinize gönülden katılıyorum ve ben de aynını diliyorum. Elinize emeğinize sağlık Hocam. Uzun zamandır yazmıyordunuz, bu yazınız iyi oldu. Size ve ailenize yeni yılda sağlık, mutluluk, huzur diliyorum. Selam ve saygılar.
YanıtlaSilBizlerde size ve ailenize yeni yılda mutluluk, huzur, sağlık diliyoruz. Bu bağlamda insana saygı duyan tüm insanlara mutluluk diliyorum. Savaş gerçekten de mecbur kalınmadıkça bir cinayettir. Bunun başka bir açıklaması da yoktur. İnsanın insana yaptığını hiç bir canlı kendi hemcinsine yapmaz. Mazlum milletlerin üzerinde kara bir bulut dolanıyor
SilDizginlenemeyen bir kâ hırsı, arsız bir servet biriktirme tutkusu savunmasız insanların sırtında boza pişiriyor ne yazık ki. Parababalarının, silah tüccarlarının servetleri kanla büyüyor. Emperyalist düşünce ile yoğrulanlar ve işbirlikçileri savaş makineleri ile, kandırılan zavallılarla, kullandıkları paçavra zihniyetlerle halkları hallaç pamuğu gibi atıyor. Evler yıkılıyor, toprak kazılıyor, yırtılıyor ve bambaşka bir bedene bürünüyor. Geçmişin karanlık koridorlarında ders çıkarma yetisini, anlama ve görme yetisini geliştiremeyenlerin umutsuzlukla çırpınanlara, yerini yurdunu terk edip zor şartlarda yaşamaya zorlananlara acıması zaten olanaksız. Kördür onlar, İnsafsızdır. Acımasızdır. Zalimdir. Toplumların eğitilmesi, bilinçlenmesi onların işine gelmez. Cahil kalmış, olan bitenleri yeterince algılayamayan, sorgulayamayanları tercih ederler. Onlar mutluluktan uzaktırlar. Onlar "mutluluğun resmini çizenleri" sevmezler. Yorum için teşekkür ediyorum. Yeni yılın tüm insanlığa, ailenize huzur ve mutluluk, sağlık ve sıhhat getirmesini diliyorum. Selam ve saygıyla.
çok güzel kaleme alınmış bir yazı,,elinize sağlık..savaşlar,acı ve gözyaşından başka birşey getirmiyor maalesef..aynı dileklerinize bende katılıyorum..saygılarımla..
YanıtlaSilSavaşlar acı ve göz yaşı demektir. Yoksulluk ve yoksunluk demektir. Sonuçları ağırdır her savaşın maalesef. Yorum için teşekkür ediyorum. Selam ve saygılarımla.
Sil