Sabah erken kalkmak alışkanlıktı onun için. Güneş
henüz aydınlatmaya başladığında yeryüzünü, çevik bir hareketle fırlardı yatağından.
O sabah kalkmadı bir türlü. Belki de kalkamadı. Ağır bir yük vardı sanırsın onu
hareketsiz kılan.
Geç de olsa kalktığında düşünceli görünüyordu.
Yüzünde endişe, sıkıntı ve keder ifadesi vardı. O ifadede açık seçik bir
kaygının izleri hissediliyordu. Zihninden geçenler serseri bir mayındı
sanırsın. Yüreğinde bir kavga olduğu belliydi. Bütün yüzünü, gözlerini acı bir
gülümseme kaplıyordu. Gözlerinde başlayan titreme dayanılması zor bir hal
alıyor, tüm hücrelerine kısa zamanda yayılıyordu. Sert esen rüzgârın ritmine
boyun eğen gri bulutlar gibi bulunduğu yerden uzaklaşmak istiyordu.
O sabah sıkıntıyı, kederi, acıyı duyumsadı
yüreğinde. O sıkıntı, o keder ki, o acı ki ona ağırlık yapan, acı veren,
üşüten, yüreğini burkandı. Bir süre sonra ağır ağır kalktı. İtina ile katladığı
gömleğini alıp giydi. İçinden üşütmeyeyim diye mırıldandı duyulur duyulmaz bir
sesle. Oysa ki az da olsa güneşin yakıcı sıcaklığı hissedilmeye başlamıştı.
Boğazının hafifçe yanması idi onu böyle söyleten. Tüm vücudu yanıyordu. Adımlarını
attıkça bir ton dayak yemişçesine yalpalıyordu. Gözlerini ovuşturarak diğer
odaya geçti. Kitapları bıraktığı gibi dağınıktı. Bilgisayarı açtı. Kısa bir not
yazdı. Yüreği yağmur yüklü idi. Yüzü solgundu, titremesi artmıştı. Geri döndü.
Kendini külçe gibi yatağın üzerine bıraktı.
Hocam sanki yeni bir romana giriş gibi geldi yazınız... Yanılıyor muyum?
YanıtlaSilDevamını bekliyoruz...:)
Aslında keşke yeni bir uzun denemenin başlangıcın olsaydı bu. Aylardır yazamadım. Takip ediyorsunuz . Ne yazık ki ilk uzun öykü/roman yazımını aylardır tamamlayamadım. Bazen öyle oluyor ki tek kelime yazmak istemiyor insan. Tek bir yorum yapmak da. Aslında değerli yazar arkadaşların yazılarına yorum yapmam lazım karınca kararınca Hanife Hanım. Lakin onu da yapamadım aylardır. Şu bir kaç gündür tekrar yazmaya, yazdıklarımı yayınlamaya başladım. İçten dileğiniz, yani yazım işine devam etmem inşallah bundan sonra yol alır. Değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. Bu arada Müjde Hanım kardeşimin de yorumlarını bloğumda görmek isterim. Eğer bu yorumu okursa tabiii...
SilBu bahsettiğiniz yazmak ile ilgili şikayetleriniz eğer özel ciddi bir sorununuz yoksa, sadece size has olan bir durum değil. Hepimiz için geçerli. Ben de öyle bazen ne okumak ne yazmak ne de yorum yazmak gelmiyor içimden. Özellikle toplum olarak içinde bulunduğumuz durum böyle düşünmede çok etkili. Çünkü her gün farklı bir sinir bozucu gergin hissettiren olayla karşı karşıyayız. Gelecek kaygısı, yazılanların konuşulanların etkisiz kalması gibi nedenler... Ara ara da olsa yazmak gerekli diye düşünüyorum... Hali hazırda yazmakta olduğunuz romanı bitirmeniz ve kitap halinde okumak isterim. Gerçi ben bitirmeme rağmen yaklaşık 4 aydır beklemedeyim. Yayınlatmak yazmaktan kat kat zor. Zira dikkatli olmak, iyi araştırma yapmak gerekiyor. Kolay gelsin hocam, saygılar.
YanıtlaSilAynen belirttiğiniz gibi Hanife Hanım. Yazan çizen, düşüncelerini anayasanın 25.maddesi gereğince açıklayanların yaşadığı bir sorun bu, zaman zaman yazamamak. Yoksa yazmamak için elbette bir engel yok. Lakin yorumunuzda da açıkladığınız ve benimde birebir katıldığım düşünceleriniz ışığında yaşanan bunca olumsuz olaylar ve gelişmeler karşısında insanın eli kolu soğuyor. Kitap yayınlatmak elbette ciddi bir çalışma gerektiriyor. Çoğu yayınevi yayınlamak istemiyor. 70 milyonluk bir ülkede yılda satılan kitap sayısı günlük gazete satış sayısı hadi tiraj diyelim oldukça düşük. Bu okumayı sevmediğimizi gösteriyor. Tıpkı facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde görsellere verilen beğeni ile yazılara verilen beğeni arasında ki farkta olduğu gibi. İşin özüne inmeyi, sorgulamayı bilmiyor ya da istemiyoruz. Lakin emek çekip aylarını, günlerini kitap yazmaya veren ve bir eser ortaya çıkaranların da kitaplarını yayınlatmadaki sorunlar elbette itici bir durum. İnşallah kitabınızı bir an evvel yayınlatma olanağı bulursunuz ve bizlerde bir bütün olarak okuma fırsatını yakjalamış oluruz. Selam ve saygıyla.
Sil