Yaşadığımız mekân yaşamımızda basit bir arka plan,
bir fon olarak algılanmamalı. Geleceğimizi ve düşüncelerimizi etkileyen önemli
etmenlerdendir.
Mekân diyip geçmemek lazım. İçinde bulunduğumuz
ortam hem yaşantımızı hem de ruh durumumuzu etkiler.
Hatıralarımızı içinde barındırır.
Çocukluğumuzu geçirdiğimiz yerleri her daim arar
ve hatırlarız. Her şeye rağmen çocukluğumuzun rahat ve görece iyi bir ortamda geçtiğini
söyleriz. Geçmişi ve o geçmişteki mekânı aklımızdan çıkarmayız.
Şanslı bir çocuk değildim. Ben ve kardeşlerim o
şansı hiç bir zaman yakalayamadı. Çocukluğumuz zor ortamda geçti. Bazı şeyler
hep vitrinlerde seyirlik olarak kaldı. Çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini
sağlayan orta halli bir ailenin çocuğuydum.
Köy hayatı şimdiki gibi değildi. Şimdiki çocuklar
şanslı. Ellerinde akıllı telefonlar, evlerinde uydu bağlantılı televizyonlar
var.
Zor ortamda geçirdiğim çocukluğum ve yaşadığım
mekân sonraki yaşamımı etkiledi. Çok çalışmam ve başarmam gerektiğini belleğime
kazımama neden oldu.
Yaşamımda başkalarına hesap vermek yerine, hep
kendi kendimle hesaplaşıp uzlaşma yolunu seçtim. Birilerini uzun yada kısa
vadede ikna etmeyi hiç bir zaman düşünmedim. Çünkü hiç bir kimseye yaptıklarım
ve yaşamım hakkında bilgi vermek zorunda değilim.
Sorumluluklarımı her daim yerine getirmeye
çalıştım. Önce insan olmanın önemine yoğunlaştım. İnsan olmak, tüm bilinciyle
ve sorumluluğuyla onurlu bir görev. Hem kolay, hem de ucuz bir iş değil insan
olmak.
Dünya genelinde yaşananlar, insanlığın zor dönemde
geçtiğinin belgesi niteliğindedir. Savaş makineleri dur durak bilmiyor. Yalanı,
rüşveti, aldatmacaları şaşkınlıkla izliyoruz.
Yaşananlar karşısında susanları, yaşanan olayları
savunanları, umursamaz tavır
sergileyenleri insanlık adına seyrediyoruz.
Doğru olanda, doğruluğu eğip bükende yaşadığı
mekânın etkisindedir. Biri yanlışı eleştirir diğeri ise susar.
O nedenle mekân ve o mekânda geçen çocukluğumuz
yaşamımızda önemli bir yer tutar.